Aflatoksin adı verilen küf türleri, sıcak ve nemli ortamlarda gelişiyor ve besin maddeleri üzerinden çoğalabiliyor. Çeşitli yollarla gıdalara bulaşan bu zehirli madde, insanlarda kansere neden olabiliyor. Karaciğer kanserine yol açabilen aflatoksin maddesini azaltıp, kansere karşı önlem almak için besinlerin doğru şekilde depolanması, işlenmesi ve tüketilmesi gerekiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. A. Emre Yıldırım, aflatoksinlerle ilgili bilgi verdi.
Sıcak ve nemli ortamlar mantar için bulunmaz fırsat!
Aflatoksinler aspergillus bir küf türü olarak üretilen, çeşitli yollar ile gıdalara bulaşan ve maruz kalan insanlarda kansere neden olan zehirli bir maddedir. Normalde toprakta bulunur ancak hasat öncesinde veya depolama sırasında gıda maddelerine bulaşıp çoğalabilmektedir.
Aflatoksinler sıcak ve nemli ortamlarda gelişir ve besin maddeleri üzerinde çoğalabilmektedirler. Sıcak ve nemli ortamlardaki depolama işlemleri önemli üreme alanlarıdır. Pirinç, mısır, buğday, ince ve süpürge darı gibi tahıllar; pamuk, soya fasulyesi, yer fıstığı, ayçiçeği gibi yağlı tohumlar; kırmızı biber, karabiber, kişniş, zerdeçal, zencefil gibi baharatlar; badem, Antep fıstığı, ceviz, Hindistan cevizi, Brezilya cevizi gibi kuru yemişler; süt ve süt ürünleri sıklıkla etkilenen besinlerdir. Bunlarla beslenen hayvanların sütünde de aynı zehre rastlanabilmektedir. Bu gıdalar doğru şekilde depolanmaz, işlenmez ve tüketilmez ise sağlık açısından ciddi sonuçlar meydana gelebilmektedir. Aflatoksin yüksek dozda maruz kalındığı zaman karaciğer kanserine (Hepatoselüler Karsinom) neden olabilmektedir. İnsanlarda ani zehirlenmeler bildirilmemekle birlikte, karaciğer kanseri için için net olarak tanımlanmış bir kansorejen toksindir.
Hijyen kurallarına uyulması aflatoksini engelliyor
Bizim ülkemiz için mısır, fındık, fıstık, badem, yer fıstığı, buğday pirinç ve özellikle baharatlar ciddi risk oluşturmaktadır. Bizim geleneksel mutfağımızın temel taşı olan bu gıdaların hasat, taşıma, depolama ve işleme sırasında başta nem ve sıcaklık olmak üzere hijyen kurallarına uyulması aflatoksinin oluşmasına engel olabilmektedir. Böylece potansiyel ciddi bir karaciğer kanseri etkeni bertaraf edilerek risk azaltılır. Bu nedenle gıda üreticilerinin ve tüketicilerinin besinlerini doğru şekilde depolaması, işlenmesi ve tüketilmesi konusunda dikkatli olmaları önemlidir.
Hasat sonrasında geleneksel saklama şartları iyileştirilerek, kuruluk, nem ve su aktivitelerinin ölçülmesi, tarımla uğraşanlara üretim, depolama ve saklama ile ilgili eğitim programlarının verilmesi, gerekli önlemlerin alınması için zorlayıcı kanun ve yasaların konması, kuraklık ve sel gibi doğa afetlerinin olabileceği yüksek risk bölgelerinin sürekli denetim altında tutulması, tarama ve basit kantitatif metotların yaygınlaştırılması, devamlı kontaminasyon (bulaşma) görülen bölgelerin ayırt edilmesi bu kanserojen toksin ile ilgili yapılması gereken önlemlerin başında gelmektedir. Bu önleyici girişimler ve denetlemeler tarım ve gıda ile ilgili devlet kurumları tarafında hassasiyetle yapılmaktadır.
Zehirlenme belirtisi olmadan karaciğer kanseri teşhisi ortaya çıkıyor
Yüksek dozda aflatoksine maruz kalan kişilerde anlık olarak mide bulantısı, baş dönmesi veya öksürük gibi şikayetler ortaya çıkmamaktadır. Ancak kronik zehirlenme ortaya çıkabilmektedir. Yani hastalar bir anda karaciğer kanseri teşhisi alabilmektedir.
MEMORİAL HASTANESİ BASIN BÜLTENİ