Fransa, İngiltere ve Almanya’nın başını çektiği Avrupa Ülkeleri’nin dünyaya, demokrasi, özgürlük ve ayrımcılık dersleri verme gibi tutku derecesine varan bir alışkanlığı vardır. Ama verdikleri bu derslerden kendilerinin ne kadar ders aldıklarına dair iyi bir araştırma da yapmak gerekir. Buna rağmen yine de haklarını yememek lazım! Bu demokrasi konusunda hâlâ pek çok ülkenin ilerisindedirler.Bir kaç gün önce Almanya iş piyasasında bir kimsenin iş başvurularına alacağı cevapların kökeniyle ve başörtülü olup olmadığı ile ilgisi bulunduğunu gösteren bir araştırma kamuoyuyla paylaşıldı. Araştırma, bir kimsenin isminin Avrupalı ya da Türkiyeli oluşuyla işe kabul edilme ihtimali arasında çok önemli bir bağlantılar olduğunu belgeledi. Bu araştırma Türkiye kökenli birisi ile Alman kökenli birisinin aynı işe girme ihtimalinin eşit olmadığını ortaya koyuyor. Üstelik aynı vasıfta ve kalifiyede olsalar da iş başvurularında köken önemli bir etken oluyor. İş başvurusu yapan birisi bir de kadın olup başörtülü bir resimle müracaatta bulunursa, o kimsenin başvurusunun hemen hemen ortada kalacağı da tesbit edilmiş. Her ne kadar, bu araştırma Almanya örnekli bir araştırma olsa da, iş dünyasındaki ayrımın neredeyse tüm Avrupa ülkelerine yayılmaya başladığı, Fransa ve İngiltere gibi uzun sömürge dönemleri dolayısıyla Afrika kökenli insanların yoğun olarak yaşadığı bu ülkelerde, Afrika kökenli olmanın neredeyse yarı yarıya şans ve imkanları ortadan kaldırdığı biliniyor.(Batı) Almanya’nın (eski) Başkenti Bonn’da kurulu bulunan “Emeğin Geleceğini Araştırma Enstitüsü: Forschungsinstitutzur Zukunft der Arbeit” söz konusu araştırmayı Avusturya’nın Linz kentindeki Johannes Kepler Üniversitesi’nden Doris Weichselbaumer başkanlığındaki bir heyete yaptırmış. Araştırma, Alman Sandra Bauer, Türk Meryem Öztürk ve Başörtülü Meryem Öztürk gibi değiştirilmiş isimlerle yaklaşık 1500 işyerine yapılan müracaatlara verilen cevapları tahlil ediyor.Berlin, Dresden, Frankfurt, Hamburg, Köln, Münih ve Stuttgart gibi Alman iş dünyasının kalpleri olan büyük kentlerinde, başmuhasip, muhasip ve sekreter olarak çalışmak için yapılan başvurulara verilen cevaplarincelenmiş ve açıklanmış. Ticaret, kamuya aityerler, imalat ve hizmet sektöründe yapılan müracaatlarda, aynı kişi Alman Sandra Bauer olursa, her yüz müracaattan 18.8’ine gelin görüşelim diye mektup alabiliyor. Hem çeşitli şehirlerde hem de çeşitli iş alanlarında farklı iş kollarında yapılan araştırmanın sonuçları göçmenlerin iş dünyasındaki sıkıntılarının sadece yeteri derecede kalifiye olamadıklarından kaynaklanmadığını da gösteriyor.Meselâ o SandraBauer eğer başı açık olarak Meryem Öztürk olsaydı alacağı cevaplar Alman Sandra kadar yüksek olmasa da yine de Sandra’dan daha az olacaktı. Başı açık Meryem Öztürk’ün olumlu cevap alma oranı yüzde 13.5. Fakat, aynı Meryem Öztürk işe başvurusunda başörtülü bir resmini de ekledi ise alacağı olumlu cevabın ihtimali ise ancak yüzde 4.2’de kalacaktı.Bundan yaklaşık olarak 10 sene önce ayrımcılıkla mücadele kanununu çıkaran Almanya bu kanunu daha yenilerde yürürlüğe koydu. İş müracaatlarına görüntünün etkisini ortadan kaldırmak için fotoğraf koyma şartı kaldırıldı. Ama yine de resimli müracaatlar daha büyük bir ihtimalle kabul ediliyor. Bunun için de iş dünyasına adım atmak isteyenler yazılı olmayan o eski kuralı işletiyorlar.İşin tabiatı gereği, başvurunuzun sadece resminizden ve o resimdeki görüntünüzden dolayı reddedildiğini isbat imkanı çok zor. Ama, bu şekildeki bir bilimsel araştırma o ince çizgiyi ortaya koyuyor. Çünkü aynı işyerine aynı kadın Alman Sandra olarak müracaat ediyor ve olumlu cevap alabiliyor. Daha sonra aynı işyerindeki aynı boş iş için Türk Meryem olarak müracaat edildiğinde şansı azalıyor. Ve aynı işyerindeki aynı boş işe, yine aynı vasıflardaki başörtülü Meryem olarak müracaatınızın şansı azalıyor.Öte yandan, Ayrımcılıkla mücadele kanunun uygulanmasın Almanya’da bu kanunun takibini yapan daire en çok ayrımcılığın başörtülülere yapıldığını onaylıyor. Ama mahkemeler bu kanuna rağmen işyerlerinin bu tür “Pek de önemsiz” bulunan ayrımcılıkları yapmalarının kendi hakları olduklarını da karara bağlamaktan çekinmiyor. Hatta, böylesi bir kararı Avrupa Adalet Divanı bile alabiliyor. Demek ki her ayrımcılık ayrımcılık değilmiş!
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 01 Ekim 2016 - 09:35
Almanya Örneğiyle Avrupa'da Ayrımcılık
Fransa, İngiltere ve Almanya’nın başını çektiği Avrupa Ülkeleri’nin dünyaya, demokrasi, özgürlük ve ayrımcılık dersleri verme gibi tutku derecesine varan bir alışkanlığı vardır
Köşe Yazıları
01 Ekim 2016 - 09:35
İlginizi Çekebilir