Şenol Goncagül
Defaatle yazdım ve söyledim; “İletişim konusunda ÖRNEK alınması gereken” nezih ve üst düzeyde ki bir vali ile tanıştı bu il.
Ne mutlu. Ne güzel. Örnekleri bol olsun…
İstediğimiz konuda ve saatte direkt cep telefonundan arayıp, görüşebiliyoruz. Konuşabiliyoruz. O kanal her zaman açık durumda.
Konu iletişimden açılmışken; eleştiri yapmadan da geçmeyeyim istiyorum! Öyle ya; böyle bir valinin mülki amirlik yaptığı bir vilayette, üstelik gazeteci olmanıza da rağmen, bir müdür veya yetkili ile iletişim kuramıyorsanız, kimse kusura bakmasın ama, yadırgarım ve eleştiririm!
AB ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında bir protokol yapılmış. Lise ve üzeri eğitime sahip personeli bulunan firmalar için harika bir imkan sunulmuş; “Her personel için, asgari ücretin yarısı (4250 Tl) para, ilgili firmanın hesabına yatırılıyor. Cebinizden beş kuruş para çıkmıyor ve 6 aylık süre sonrasında da, yapılacak bir sınav ile ilgili personele tüm avruya ve AB ülkelerinde geçerli olmak üzere sertifikalar veriliyor.”
Üstüne üstlük te; bu konuda yetkili olan bazı danışmanlık firmaları, sizin adınıza o konunun tüm bürokratik işlemlerini yerine getiriyor ve sizin kasanıza giren HİBE paralarından, (aralarında anlaşılacak belirli oranda bir ücret alıyorlar)
Böyle bir projenin, bir çok firma ve fabrika tarafından bilinmediğine şahit olduğum için ve (bizzat arayarak, meşgul etmemek üzere) bu işin odağında olan Kırklareli Organize Sanayi Bölgesi Müdürüne, vatsap hattından bir mesaj atarak, sordum.
Gün boyunca bekledim ve herhangi bir dönüş alamayınca, önceki dönemlerde de, üstelik arayarak da, bu müdüre zor ulaşabildiğim aklıma geldi. Attığım ikinci mesaj ile de “arandığında meşgul olması halinde, müsait olduğu ilk zamanda arama ve mesajlara anında dönme nezaketi ve ilkesine sahip bulunan bir vali ile çalışmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Keşke, müsait olduğunuzda siz de aynı şekilde hareket etseydiniz” mealinde bir ifade kullandım.
Üzüldüm. Kırıldım. Öylesi bir sorumluluğa tabi tutulan bir yöneticinin, yaptığı böyle bir hareket veya davranış tarzının, bulunulan önemdeki bir yere yakışmadığı hissine kapıldım!
Uygun olmayabilirsiniz. Görüşmeleriniz vardır ve gelen arama veya mesaja anında dönemeyebilirsiniz! Bunlar, gayet doğal şeyllerdir. Müsait olduğunuzda da, gelen mesaj ve aramalara bakar, dönersiniz…
Siz, bulunduğunuz yerde çok hareketli ve meşgul olabilirsiniz! Ama, bu sadece sizinle de sınırlı olmayabilir! Sizi arayan veya mesaj gönderenlerin de, yan gelip, yatmadıkları gibi durumları olabilir!
Üstelik; bir gazeteci bile size ulaşamıyor veya dönüş göremiyorsa, başkaları nasıl ulaşabiliyor, anlamıyorum?!
Bulunduğunuz yerde, gereğinden fazla mı yoruluyorsunuz? Mental yorgunluğunuz mu var? Bu yükü ve sorumluluğu kaldıramıyor musunuz?
Kimse, yeri doldurulamaz değildir! Devletin işi bir şekilde yürür, gider… Çevrenize bir bakın! Vazgeçilmez sandıkları kendilerinin, aslında ne denli sıradan ve unutulan idareciler olduklarını, makam ve görevleri bittikten sonra anlıyorlar!
Belediye başkanı oldukları dönemde, ulaşılamaz, konuşulamaz ve kendilerini kaf dağında gören nice kişilerin, koltuklarından uzaklaştıklarında, kendilerine gösterilen saygı ve teveccühün, aslında koltuklarına olduğunu anlayan bir sürü deneyim sahibi tanıyorum! Onlara da bir danışın bu konuyu diyorum, nacizane!
Bakın! Hazır aklıma da gelmişken; O OSB nin kuruluşundan itibaren, önemli katkılarda bulunduğunu bizzat gözlemlediğimiz ve ayrıca, bugün örnek olarak gösterdiğimiz ilimizin Valisinin de yaptığı gibi; iletişimini son derece düzgün ve pozitif tutmasıyla hatırladığımız Gültekin Hadi örneği var ortada!
Sezar’ın hakkı, Sezar’a demeden de edemiyorum! Kimse kusuruma bakmasın!
Kırklareli Organize Sanayii nin yer tespitinden tutun da, atıl halde bekletildiği ve atış alanı olarak izin alamadığı dönemlerinden beridir (37 yıllık mesleki tecrübelerime dayanarak) gelinen safhaları tek tek izledim ve biliyorum.
Ben, bu konuyu sadece örnek olarak vermek istedim ve kaleme alıyorum!
Kimse ulaşılamaz veya vaz geçilemez değildir! Kendilerini öyle görüyor veya öyle bir süs verenler oluyor ise de, arkadaşlara müsaade edin, gidip hazır EYT de çıkmışken, çocuk veya torunları ile vakit geçirsinler! Yorulmasınlar…
Öyle değil mi ?!
Mütevazi olmalı ve empati yapmayı ihmal etmemeli de diyorum!
Çok fazla şey mi istiyorum dersiniz ?!
Kararını ve yorumunu sizlere bırakıyorum…