Ömür boyu süren diyabet; 8 milyarlık tüm dünya nüfusu içinde 425 milyonda yani her 18 kişiden birinde görülen metabolik bir hastalıktır. Ülkemizde ise tanısı konulmamışlarla birlikte 10 milyonun üzerinde diyabetli hastanın olduğu tahmin ediliyor. Vücutta birçok organa zarar verebilen diyabetin en çok etkilediği organların başında ise göz geliyor. Diyabetli hastaların %30 ile 40’ı retinopati (gözün retina ağ tabakası hasarı) oluşma riski yaşıyor. Kan şekerindeki yüksekliğinin retinadaki damar ve sinir hücrelerine verdiği hasar tedavi edilmediği takdirde geri döndürülemez ve ilerleyici görme kayıplarına neden olabiliyor. Bu nedenle, diyabet teşhisi almış hastaların belli aralıklarla düzenli olarak göz doktoru kontrolüne gitmesi gerekiyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Göz hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Dicle Hazırolan, diyabetin göze verdiği hasarlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Diyabet hastalarının % 30-40’ı Diyabetik retinopati riski taşıyor
Diyabet, en sık diyabetik retinopati olarak tanımlanan gözün retina (ağ) tabakasına hasar veren bir rahatsızlıktır. Diyabetli hastalarının en az %30-40’ı bu riskle karşı karşıyadır. Kan şekerindeki yükseklik vücudumuzdaki tüm hücreleri etkileyebilir Diyabetik retinopati riskini kontrolsüz kan şekeri, uzun süre diyabet hastası olmak, hipertansiyon, kalp damar hastalığı ve sigara kullanımı da artırmaktadır.
Yanlış beslenme diyabetik retinopati riskinizi artırabilir
Diyabet hastalığı görülme sıklığı ve bunun sonucu olarak da diyabetik retinopati gelişme sıklığı tüm dünya ile birlikte ülkemizde de her yıl artmaktadır. Hastalığın hızla artmasının en önemli iki nedeni ise kişilerin yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam alışkanlıklarıdır. Diyabet hastalığına bağlı komplikasyonların önlenmesi için endokrinoloji veya dahiliye hekimince kan şekerinin kontrol altında tutulması, eşlik eden kalp damar hastalıklarının tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Diyabet teşhisi konulan hastaların gözlerinde herhangi bir şikayeti olmasa dahi mutlaka düzenli olarak göz kontrollerini yaptırması gerekir. Hastalık ilerleyici olduğu için düzenli göz takiplerinde retinayı bozacak bulgular gelişir gelişmez uygun tedaviye başlanması gerekmektedir. Böylelikle hasar en az seviyeye düşürülebilir, hastanın görme problemleri kontrol altına alınabilir.
Belirti vermeden ilerleyen diyabetik retinopati aniden görme kaybına neden olabiliyor
Diyabet hastalarının uzun dönemde maruz kaldıkları yüksek ve kontrolsüz kan şekeri, gözün retina ağ tabakasındaki kılcal damarların duvarını bozmaktadır. Bozulan kan damarında sıvı, protein ve yağ kaçağı meydana gelmektedir. Bu kaçağın görme merkezi olan makulada (sarı noktada) birikmesi makula ödemine neden olmaktadır. İlerleyen evrelerde damar yapısı bozulduğu için retina yeterince beslenememekte ve buna bağlı olarak da retinada iskemik sahalar gelişmektedir. Bu alanlarda anormal damar yumak oluşumu görülebilmektedir. Bu yumaklar retinada ileri derecede hasarın devam etmesine sebep olmaktadır. Yüksek kan şekerinin ayrıca direkt olarak retina hücrelerine hasarı da bulunmaktadır. Diyabetik retinopati, ilk başladığı dönemde belirti göstermeden ilerlemektedir. Bu nedenle diyabet tanısı hastalığı almış hastaların düzenli göz muayeneleri çok önemlidir. Çünkü erken teşhis ile hasar en aza indirilebilmektedir. İlerleyen dönemlerde hastaların bir kısmında görmede azalma, bulanık veya yamuk görme gelişebilmekte hatta bazen görme aniden tamamen kaybedilebilmektedir.
Hastaya özel planlanan tedavilerle görme kayıpları engellenebiliyor
Göz hekimi tarafından teşhis edilen diyabetik retinopatinin tedavisi hastalığın bulgu ve evrelerinebağlı olarak retina lazeri, göz içi enjeksiyon ve vitrektomi cerrahisi olarak planlanmaktadır.
- Göz içi enjeksiyon: Göz içi enjeksiyonu erken veya ileri evrelerde görülebilen makula ödeminde uygulanmaktadır. Enjeksiyon tedavisinde kullanılan ilaç steril şarlarda özel ihtimam gösterilerek yapılmalıdır. Enjeksiyonlara başlanıldığı zaman her ay bir enjeksiyon olarak yapılır. Üçüncü dozdan sonra enjeksiyon sıklığı hastalık evresine, erken teşhiş edilip edilmemesine ve hastanın ilaca verdiği yanıtına göre değişir. Enjeksiyonlar sıklıkla ömür boyu gerekebilmektedir.
- Retinaya lazer fotokoagülasyon: Retinada anormal damar ağı geliştiği zaman, uygun en kısa sürede Lazer tedavisi uygulanmalıdır. Lazer ile retinada diyabete bağlı gelişen iskemik retina alanları yakılır. Bu işlemle anormal damar yumaklarının bağ dokusu geliştirerek gerilemesi sağlanır. Böylelikle ileride gelişecek göz içi kanama, retinada dekolman ve çekinti riski azaltılmaya çalışılır. Diyabetik retinopatiye bağlı hasarın ilerleme hızı azaltılabilir ya da durdurulabilir.
- Vitrektomi ameliyatı: Diyabetik retinopatinin ileri evrelerinde vitrektomi adı verilen özellikli göz cerrahisi gerekebilir. Vitrektomi; göz içi kanamaları, retina dekolmanı, retina çekintileri veya görme merkezinde zar oluştuğunda uygulanır. Bu ameliyatta bazen göz içine silikon yağı veya gaz verilebilir. Bazı gözlerde birden fazla ameliyat gerekebilir.