Şenol Goncagül(Geç bulduk. Çabuk kaybetmeyelim!)Yaklaşık 10 günden beridir, ani gelişen ve büyük sorun yaşatan bir yüksek tansiyon sorum vardı. Çeşitli hastanelerde tedaviler gördüm. Şükün ki, artık yeniden o sorunu da aşmaya başladım.Medyadan uzak kaldığım bu süreçte, bağlı bulunduğum Zortul Medya Grubu tarafından, sahadan gelen bazı eleştiriler ve kulis bilgilerinin yansıtıldığı haberler yayınlanmış. Cevapları istenmiş.Anladığım kadarıyla da, arada bir kopukluk ve iletişim eksikliği oluşmuş. İletişim; önemli bir unsur ve özellikle de, seçim ile işbaşına gelen yöneticilerin, mutlaka ama mutlaka meziyet haline getirmeleri gereken bir meziyet olmalı.Rahatsızlığımdan birkaç gün kadar önce ziyaret ettiğim Fahri Özkan ile “Seçim propagandaları ile ilgili medya çalışmaları” konusunda sohbetlerde bulunduk. Benim ani rahatsızlığım ve Özkan’ın da kısa ve yoğun seçim çalışmaları nedeniyle iletişim köprümüzde bir tıkanma oluştu.Hani, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Başta ben olmak üzere, bizi en ağır şekilde eleştirin. Soralar sorun. Bu demokrasinin gereği ve basın özgürlüğünün güzel bir yansımasıdır..” diyordu ya; bizim medya grubumuzun haber merkezindeki ardaşlar da, o söyleme itibar etmişler.Sorulan soruların cevapları gelmeyince de, (aslında tamamen iletişimden kaynaklanan) bir sıkıntı oluşmuş!Fahri Özkan tarafından Kırklareli merkez ilçede düzenlenen programda da, Özkan’ın içtenlikle ve samimi bir şekilde, “benim iletişimdeki bazı eksiklerim olmuş. Bundan sonra böyle bir sorun yaşanmayacak.” Diyerek, gönül alması da, yapıcı ve onarıcı bir hareket olmuş.Sorulan sorulara da samimi bir şekilde cevaplan vermiş;· Bulunduğu Kooperatifde ki görevi nedeniyle, CHP ‘ ye kayıt yaptırmamış. Ama zaten, sürekli olarak madden ve maneven CHP ile birlikte hareket etmiş.· Milletvekili adayı olduktan sonra, Kooperatif başkanlığı ve Ticaret odasındaki görevlerinden istifa etmiş.· Milletvekili adayları listesinde, 2. Sıradan, kazanacak yerden aday yapılması ile ilgili eleştirilere de; “Keşke ön seçim olsaydı. Ama o zaman da yine kırgınlıklar olacaktı. Genel Merkezimiz böyle uygun görmüş” dedi.Sorulan tüm sorulara makul ve mantıklı sorular vererek, samimiyetini ortaya koymuş. Kendine yakışanı yapmış…Fahri Özkan’ı uzun yıllardan beridir tanırım. Girdiği veya taraf olduğu hiçbir seçimi kaybetmedi. Esnaf kökenli oluşu ve insanlara sıcak yaklaşımı nedeniyle, hakkında negatif rüzgar oluşsa bile bunu kısa zamanda lehine dönüştürebilecek bir insan.Sahadaki çalışmalarına bakılınca da, siyasetteki bu ilk sınavında da, ipi göğüsleyecek gibi görünüyor.Eksiklerine gelince;Koşa koşa. Bulduğunu öpme ve kısa künye yaparak, oy isteme tarzı ile bir yere varabilmek, ne kadar yararlı olabilir ki?!Sosyal medya ile geniş kitlelere ulaşmaya çalışmak da, bir yere kadar fayda getiribilir belki. Ancak, bir ürünü ne kadar çok reklam ederseniz edin, ürünün farkını ve özelliklerini de anlatamazsanız, yapacağınız reklam da, beklediğiniz fayda da çöpe gider..Yerel basının önemini ve değerini anlamak da önemlidir;Özel röportajlar. Basın açıklamaları. İçi dolu paylaşımlar. Aksi halde; sokak sokak gezerek, malını satmaya çalışan seyyar patates satıcısı gibi olur durum!Gittiğiniz yerlerde de, içinde 5 kişinin bulunduğu bir mekana, yanınız daki 15 kişi ile girdiğinizde, puan almak yerine, eleştiri alırsınız. Kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız…Sahada ve yerelde yaptığınız tiyatrodan öteye geçmez ve aklınız; genel merkezinizin ve liderinizin getireceği puanlar ile seçmenin Ankara’ya odaklı oy vermesini umut edersiniz…(Şunu da yeri gelmişken samimiyetle ifade etmek istiyorum ki; özellikle aday sıralaması açıklandıktan sonra, 2. Sıraya gelişinden sonra, önemli bir tepki yaşandı. Yaşanıyor da…Belki; ortaya çıkarak, bunu bizzat ve açık şekilde ifade etmeyenler çoğunlukta ve sessiz olabilirler ama, yakın çevrelerine yaptıkları telkin ve yönlendirmelerle ve sandığa gittiklerinde tercihlerini negatif olarak da göstereceklerdir…Fahri Özkan örneğinde de olduğu gibi ve geç olmasına rağmen, telafi edilebileceği gibi;Özellikle, sıralamalarda seçilebilecek şanslara sahip bulunan adayların, öncelikli olarak bir MEDYA PLANMALASI yapmaları lazımdı. Sosyal medyadan yaptığınız : “Falan yere gittik. Filanları öptük. Sıkılmadık el bırakmadık…!” tarzı paylaşımlarla, “bunu bari yap bari! Ama, o ziyaret ve turistik gezilerinin bana ve o insanlara ne faydaları oluyor ki?” şeklinde yorum yaptıklarını da unutmamak lazımdır!Yapılması gerekenlere gelince;Sen yine git, kendini tanıt, sahada görün , eyvallah…Sosyal medyayı da aktif olarak kullan, amma;Yerel medyada bir planlama yap. Bir rehberin ve danışmanın olsun. Özel röportajların yayınlansın. Özel gün ve haftalara değinen mesajların ve afişlerin dönsün…Yerel medyada basılı ve internet hüberlerinde yayınlanan haberlerini, daha geniş kesimlere ulaşabilmesi için de, yine linkler atarak, sosyal medya hesaplarından sponsorlu olarak paylaş…İÇİ DOLU paylaşımların olsun…40 yıldan beridir bir türlü TIR Trafiğine açılamayan ve beklentilere cevap veremeyen Dereköy sınır kapısı ile ilgili, iktidara geldiğimizde gerekeni yapacağız de mesela…Kimsenin içine sindiremediği ve beklentileri bir türlü karşılanamayan; Lüleburgaz içinden geçen ağır tonajlı kamyonların çözümü için, çevre yolu konusunu çözeceğiz de istersen…Kırklareli merkez ilçeden geçmeyen hızlı tren projesinde, Kırklareli ve çevresin de dahil edileceğini söyle…“2 seneye varmaz, Ergene de yüzmeye başlarız..” diyen eski sağlık bakanını, “siz yapamadınız ama bakın biz yaptık” diyerek, dere boyuna yüzmeye davet et…“Son derece kısıtlı miktarlarda yapılan TOKİ konutlarının sayılarını çoğaltarak, insanların kiralarda çürümelerine elimizden geldiğince çözüm üreteceğiz, ödemeleri de, herkesin bütçesine uygun olacak” filan de hatta…“Lüleburgaz ilçesine de, geçerliliği ve cazibesi olan önemli bir fakülte kazandıracağız” müjdesini ver.Genel seçimlerin hemen ardından gelmekte olan yerel seçimler malum. De ki; “Bölgemizde, yerel yönetimlerde ağırlıklı olarak CHP ‘ li belediyeler var. Muhalefet belediyeleri oldukları için, genel idarelerden istedikleri destekleri alamıyorlar. Millet ittifakının seçimi kazanarak, iktidara gelmesiyle birlikte, Ankara ile yereldeki yönetimlerin aynı partili olacaklarından dolayı, bölge halkı da, istedikleri ve hak ettikleri yatırımları fazlası ile alacaklar…“Eğer; Millet İttifakı olarak seçimi kazanır ve iktidara gelirsek; bu rüzgar, yerel seçimlere de yansıyacak ve kazanacağımız belediye sayısı ve oranı tavan yapacaktır…” örneğini ver…Bunları ve benzer şeyleri söyle ki; sana oy verecek insanların, neden seni seçip, Ankara’ya göndermeleri gerektiği konusunda bir avantajın olsun..!Bununla da sınırlı değil ki siyaset !Milletvekili olduktan sonra da; asıl zor dönemin başlayacak. Siyasettiki ve Meclisteki acemilik ve amatörlüğün nedeniyle, bir takım sıkıntılar yaşayacaksın. Seçim bölgene hizmet verebilmek şöyle dursun, öncelikle meclis ve parti genel merkezine kendini tanıtıp, kabul ettirme sürecini yaşayacaksın…Her biri deneyimli ve kurt ve hatta (bazıları) çakal olan, senin gibi onlarca milletvekili ile çalışan ve vekillerin değiştiği ama kendilerinin hep aynı yerde durdukları bürokratlara iş yaptırabilmek üzere stresli bir süreçten geçeceksin…Bunları yaparken de, seçim bölgeni ihmal edecek ve Ankara odaklı yaşayacaksın…İktidarın değişmesiyle birlikte yaşanacak olan eski kadroların tasfiyesi ve yeni kadroların oluşturulması aşamasında da; görevinde kalmak veya yeni görevler almak istedikleri için Ankara’ya gelen seçmen ve vatandaşlara yardımcı olmakta zorlanacaksın!İstedikleri olmadığı için birileri fena halde darılacaklar ve ardından konuşacaklar…“Zamanında oy isterken ve seninle beraber yollarda koştururken iyiydi ya?!” diyenlerin seslerini sürekli duyacaksın…Özetle Fahri Kardeşim; işin Ankara’ya gitmekle bitmiyor anlayacağın…O yansımaların hepsi de, yerelde ihmal ettiğin seçmenlerin ve partililerin tarafından, hani senin seçilmek için pek de önemli görmediğin veya “yoğun çalışmandan dolayı” iletişimde zaman ayıramadığın yerel basınına yansıyacak…Dediğim gibi; ne yaparsan yap ama; örnek ve sonuç getirici, nokta atışlı bir basın planlaman, danışmanın ve ekibin olmalı…(Milletvekili seçimini kazanan ittifak ile cumhurbaşkanlığını kazanan aday, aynı ittifakta olamazlar ise kısa bir zaman içinde, cumhurbaşkanının yetkisini kullanarak, erken seçime gidebileceğini ve bütün bu süreçlerin sil baştan yaşanabileceğini de unutmamak lazım…)Siyaset, kooperatif seçim ve yöneticiliğine benzer ama çok önemli de nüans farklılıkları vardır.Hele hele, siyaset sahnelerinde aktör olarak ilk sınavına çıkıyorsan ve bulunduğun yere de, eleştiriler alarak geliyorsan, öncelikle, eleştirilerin haksız ve yersiz olduğunu, o sıraya senin neden tercih edildiğinin haklı gerekçelerini ortaya koymalı ve oy kaybederek kazanmak bir yana, başka partilerden de oy alarak, Ankara’ya “önceki seçimlere göre bakın, şu kadar oran ve oy farkı ile geldim” diyebilmek ve presti kazanmak lazımdır.(Siyasette; ülkemizin siyaset tarihine damgasını vuran ve 2 dönem milletvekilliği, 2 dönem de belediye başkanlığı yapmış, asıl uzmanlık alanı SİYASET olan Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu gibi bir marka ya ve dosta sahipsiniz. O’nun deneyimleri ve rehberliğinde yürüyeceğiniz yol ve yöntemlerle, “fark yaratarak, kazanmak” neden mümkün olamasın ki?!Millet İttifakı’nın, aday belirleme ve açıklamasında yaptığı gecikme gibi “önce danışman kadronuzu ve ekibinizi belirlemek, ardından da sahaya inmek daha uygun ve zaman kazandırıcı olabilirdi)Zararın neresinden dönerseniz, kar dır diyelim istersen…Yaşanan eksiklikleri, (acemilikleri) en azından fark ve kabul ederek, “önümüzdeki maçlara bakalım” düşüncesi ile yoluna devam eden Fahri Özkan’ın milletvekili seçilmesi, başta esnaf camiası olmak üzere, önemli bir kazanım olacaktır.Bizlere düşen ise; “Bölgemize gelecek olan güzel ve örnek yatırım ve projelerin tanıtımı, anlatımı ve kamuoyuna aktarılması” gibi durumlarda, üzerimize düşeni yapmak olacaktır.Fahri Özkan; kimsenin beklemediği bir anda ve fırsat ile geldiği ve milletvekili seçilebilme şansının yüksek olduğu bir konumda, Ankara yolunda emin adımlarla yürüyor…Bu seçimi kazanmak zo/run/da…Kaybetmesi halinde; başkanı olduğu ve bırakmak durumunda kaldığı esnaf kefalet kooperatifine yeniden başkan olabilmek üzere, sıfırdan bir efor sarf etmek zorunda…Kendisini referans göstererek, risk ve eleştiri alanları mahcup edeceğinden ve partisinin garanti gözü ile bakılan 1 milletvekilliğini kaybettirerek, belki de zorlu bir seçimde, partisinin iktidarı kaçırmasına zemin hazırlayacağından dolayı, siyaset hayatı “geç buldum. Çabuk kaybettim…” şarkısı gibi, kısa zamanda sonlanacaktır…Hem sonra; sahada tuttuğunu öpen siyasi ve adayların ihmal ettikleri gazeteciler bile en azından birer seçmen değiller mi?!Çevrelerinde yüzlerce, binlerce insan, “siz sürekli sayadasınız. Kime oy vermemiz lazım!” diye fikir soran insanlara bir tercih sunmuyorlar mı?!“Alacağı cüzi oylardan dolayı bile bir çok partiye bakanlık ve milletvekilliği veren CHP örneği varken; yerelde ki tek bir oy un bile önemi ve değeri de yok mu?!”Yaklaşyık 10 günlük bir zaman diliminde, tedavim nedeniyle ara verdiğim yazmak işine, birden bire kavuşur kavuşmaz, bilgisayarımın başına geçince şom ağzım açıldı sanıyorum.“Yerel basını ihmal ettiğini ve iletişimde artık o sorunların yaşanmayacağını” söyleyerek, basının gönlünü alan Fahri kardeşimin de, benim bilgisayarıma kavuşur kavuşmaz yazdığım bu uzun yazı gibi, hızlandırılmış bir medya planlaması yapmasını öneriyorum…Bana gelince; iyiyim şükür… Sahaya yeniden döndüm ve yazılarıma devam edeceğim…EEE! Nerede kalmıştı ?!
köşe
Yayınlanma: 28 Nisan 2023 - 15:00
FAHRİ ÖZKAN VE DÜŞÜNCELER
Şenol Goncagül (Geç bulduk
köşe
28 Nisan 2023 - 15:00