HABER MERKEZİKırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşma devam ediyor. Eski Tuğgeneral Cemalettin Doğan ve eski Yarbay Latif Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık yapılan duruşmaya katıldı. Duruşmanın beşinci gününde toplam 10 sanığın savunması tamamlandı.Duruşmada, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topçu Taburu Komutanı Yarbay Mehmet Daloğlu, savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.Darbe girişimin yaşandığı gece kimseye kanunsuz bir emir vermediğini söyleyen Mehmet Daloğlu; Darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını ifade etti.Darbe girişimin yaşandığı gece Tuğgeneral Cemalettin Doğan'ın kanuna aykırı emirlerine uymadığını öne sürerek; ''FETÖ'den alınan amirlerimle darbe girişiminden yaklaşık 1 yıl önce tartışıyordum. Çünkü bana verdikleri emirleri yerine getirmiyordum. FETÖ'cüler sicil notumu hep düşürdü. Ben verilen emirleri yerine getirmiyor ve onlara hep karşı çıkıyordum'' şeklinde konuştu.Tugayda KOKTOD ile ilgili hiçbir toplantıya katılmadığını ifade eden Mehmet Daloğlu; Darbe girişimi gecesi KOKTOD Ekipleri’nin darbeye karşıt olarak hazırladığını ancak birlikten çıkartmadığını kaydetti.15 Temmuz gecesi askeriyedeki hareketlenmeden şüphelendiğini ve bu nedenle 29 yıllık meslek hayatında ilk kez Tuğgeneral Doğan'ın verdiği emirlere karşı çıktığını iddia eden Mehmet Daloğlu, savunmasını şu şekilde yaptı: “O gece hareketlilik ve bazı şüpheler üzerine Kolordu Komutanı’nı aradım. Kolordu Komutanımız da bana 'Senin komutanın Doğan, darbeci.' demesi üzerine hemen gerekli tedbirleri aldım. Komutanın gözaltına alınması için çalışmalar yürüttüm. WhatsApp ile ise hiçbir bilgim yok. Ben buradan bir şey yazmadım ve okumadım. Ben o gece hiçbir şekilde uyumadım. Alınacak önlemleri aldım ve Kolordu Komutanı’nı da sürekli bilgilendirdim. Ben hiçbir şeyi saklamadım. Latif Çiçek o gece benim telefonlarımı açsaydı tabur çıkmış olmayacaktı. Burada da bu tablo olmayacaktı. Kendisi benim ve kolordu komutanının telefonlarını hiçbir şekilde açmadı” diye konuştu.Daha sonra duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Yarbay Latif Çiçek, hakkındaki tüm suçlamaları reddettiğini söyledi.Darbe girişiminin yaşandığı gece Latif Çiçek, yaptığı savunmasında; Başta Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül, emniyet güçleri ve kamu personelinin soğukkanlılığı ile can ve mal kaybı yaşanmadığına vurgu yaptı.Darbe girişiminin yaşandığı gece Lüleburgaz'da hiç kimseye bir şey olmadığını belirten Çiçek; “Ben darbe girişiminin yaşandığı geceden henüz 4 gün önce tayin olarak birliğime katıldım. Darbe gecesinin yaşandığı gece mesai bitiminden sonra evime gittim ve saat 23.00'te aranarak göreve çağrıldım. Yasal çerçevelerin içerisinde verdiğim emirlerin tüm sorumluluğu bana aittir. Yasal olan bu emirleri askeri hiyerarşi içerisinde getiren tabur personelinin hiçbir hukuki sorumluluğu yoktur. Onlar benim verdiğim emirleri uygulamışlardır. Ancak bize katılan topçu destek bölüğünün sorumluluğu 'Tamam çıkın' diyen Topçu Tabur Komutanı Mehmet Daloğlu'na aittir. 11 Temmuz 2016 tarihinde atama emrine uygun olarak birliğime katıldım. 4 gün tabur komutanlığı görevimi yaptım. 11 Temmuz tarihinde aynı zamanda Lüleburgaz'dan ev kiraladım ev sahibi ile kira sözleşmesi yaptım. Benim darbe girişimine ilişkin hiçbir ilgim yoktur. Birliğe geldiğimde Binbaşı Servet Arslan, tugay komutanının Çorlu'da olduğunu ve onu bekleyeceğimizi söyledi. Binbaşı Engin, masadaki sıkıyönetim direktifini inceledi ve evrakın saçma olduğunu söyledi ve masaya fırlattı. Biz bu konuşmalardan tugay karargahının sıkıyönetim emrini o ana kadar uygulamadığını ve o andan sonra da uygulamayacağını anladık. Orada bulunanlardan hiç kimse aksine bir şey söylemedi. Servet bana dönerek emir verir bir üslup ile 'Taburunu hazırla KOKTOD planı kapsamında derhal İstanbul'a gidiyorsun' dedi. Benden kıdemsiz birisinin benimle böyle konuşması beni kızdırdı. 'Kendi kafanızdan saçma sapan bir iş yapmıyorsunuz değil mi?' diye bağırdım. 'Bir emir var mı, ordunun, kolordunun haberi var mı?' diye sordum. O da bana kızarak 'emir var inanmıyorsan orduyu ara' diyerek cevap verdi. Müteakiben Servet bana ve Mehmet Daloğlu'na, Nisan 2016'da kolordu tarafından onaylanmış KOKTOD planını gösterdi. Planda İstanbul'da meydana gelen herhangi bir olayda 1. Ordunun emriyle tugayda 2. Taburun İstanbul'a takviye gidileceği yazıyordu. Ardından tugay komutanı geldi, 'Birliklerinizi KOKTOD planına göre hazırlayın' dedi. Biz de tugaydan ayrıldık. Daha sonra bana verilen emirleri diğer personele ileterek KOKTOD ekibinin hazırlanmasını emrettim. İçtima alanında bulunan 40 rütbeli personelden 31'ini plan çerçevesinde seçtik” dedi. Göreve çağrılmasının ardından aceleyle evden çıktığını ve göreve giderken silahını evde unuttuğunu, telefonunun şarjının da bitmek üzere olduğunu aktaran Çiçek; Karargaha vardığında tüm tabur komutanlarının ve şube müdürlerinin harekat merkezinde toplandığını anlattı.Tugay komutanı Cemalettin Doğan'ın emri ile İstanbul'a gitmek üzere KOKTOD ekiplerini hazırladıklarını anlatan Çiçek; Tüm personelin mühimmat aldığını, tugay mühimmat sorumlusundan en son mühimmatı taburun aldığını ifade etti. Savunmasını devam eden Çiçek; “'Sadece rütbeli personel mühimmat aldı. Onlar da hücum yeleklerinde bulundurdular. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece telefonla aranmam üzerine, beylik silahımı bile almadan aceleyle tugaya geldim. Bana verilen emir üzerine askerleri uyandırarak hücum yeleği ve silahlarla donattık. Televizyonda gördüğüm haberlerden dolayı kafamda tereddütler oluştu. Üst rütbeli komutanlarıma konuyu sorduğumda, kimse net ve kesin bir şey demedi. Tugay komutanı kışlaya gelerek intikal hazırlıklarını kontrol etti ve 'Çıkın' diye emir verdi. Ben de adet olduğu üzere çıkış yapmadan önce tabur personelini toplayıp o ana kadar öğrendiklerimi ve bize verilen görev konusunda kısa bir konuşma yapmamı müteakip kışladan 04.30'da çıkış yaptık. 1. Ordunun emriyle KOKTOD kapsamında darbeyi bastırmak üzere İstanbul'a gittiğimizi söyledim. Fakat polisler bu konuda bilgilerinin olmadığını ve kışlaya dönmemiz konusunda ısrarcı oldular. Ben Servet'in telefonundan tugay komutanına ulaşarak durumu anlattım. Tugay komutanı da emrin ordu komutanlığının emri olduğunu, oradakilerin emirden haberlerinin olmayabileceğini söyledi ve intikale devam etmem konusunda ısrarcı oldu. Ben her seferinde durumu anlatarak tugay komutanından geri dönmemiz konusunda emrini almak istedim. Ancak tugay komutanı ısrarla intikale devam etmemizi ve en son aramamda ise bana bağırarak, 'Beceremediysen çabuk dön kışlana' deyince kışlaya dönmeye karar verdik. Bölük komutanlarına 'geri dönüyoruz' dedim. En öndeki aracıma doğru yürüdüm, şoförüme 'geri dönüyoruz' dedim araca binerken gözaltına alındım. Asla suç içeren bir konuşma yapmadım ve davranışta bulunmadım. Kamu görevlilerine 'sayın savcım' ve 'efendim' gibi saygın ifadeler kullandım. Vatandaşlara karşı 'lütfen olayları provoke etmeyin, bizim muhatabımız polis' diye konuşarak, olayı çözeceğimizi anlatarak onları sakinleştirmeye çalıştım. Orada bulunan savcıya ve emniyet personelinin emir ve talimatlarına asla direnmedim. Yolun açılması konusunda asla ısrarcı olmadım. Taburun şanssızlığı KOKTOD planında İstanbul'a takviye edecek birlik olmasıydı. Planda benim taburumun ismi yer almasaydı kışlayı asla terk etmezdik'' dedi.Polis ekipleri ile karşılaştıklarını ve İstanbul'daki darbeyi bastırmak amacıyla kolluk kuvvetlerine ve vatandaşlara destek vermek için gitmeye çalıştıklarını anlattığını dile getiren Çiçek; ''Onlara İstanbul'a neden gidiş maksadımızı anlatmaya çalıştığım ve onların bu emrin kanunsuz olduğunu anlatmak uğraştığım için kargaşada hiç bir telefona bakamadım. Etrafımı polisler sarmıştı. Kendi cep telefonlarındaki Atatürk resmini bana göstermeye çalışıyorlardı. Başsavcımızın 'bak diyorum gözaltı kararı var' ifadesi yer almaktadır. Bana o gece gözaltı kararının tebliğ edildiğini kesinlikle hatırlamıyorum. Karar tebliğ edilseydi hemen uyar ve teslim olurdum'' ifadelerini kullandı.Çiçek, hakkındaki suçlamaların çok ciddi ve telafisi mümkün olmayan suçlar doğurabileceğini savundu.Duruşmanın beşinci gününde 81 sanıktan 10'unun savunmaları tamamlanırken, duruşmaya 27 Şubat Pazartesi günü (bugün) devam edilecek.
Gündem
Yayınlanma: 27 Şubat 2017 - 09:00
FETÖ Davası bugün de devam edecek
HABER MERKEZİ Kırklareli 1
Gündem
27 Şubat 2017 - 09:00
İlginizi Çekebilir