Gelişmiş ve gelişmekte olan 20 Dünya Ekonomisi‘ni temsilen toplanan G20 Zirvesi Türkiye’nin diplomatik başarılarına sahne oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmatikliğinin yansıdığı son iki G20 Zirvesi‘ne bakıldığında Erdoğan hem ikili ilişkilerde hem de heyetlerarası görüşmelerde olumlu sonuçlar almayı başarabilen tek lider olarak görünüyor.Geçen yıl Antalya’da yapılan G20 Zirvesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şahsında bu ülkenin misafirperverliğini ortaya koyduğu gibi, Türkiye’nin dostluğunun önemi ve değerini de ortaya koymuştu. Antalya Zirvesi sonrasında, Rusya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler bozulmuş, Rusya ile neredeyse savaşın eşiğine gelinmişti. Türk Dışişleri Bakanlığı‘ndaki meslekten diplomatların tasavvur edip hayata geçiremedikleri pek çok mesele, Erdoğan’ın karizması ile çözüme kavuşmanın da ötesine geçmiş, işbirliğinin yolları açılmıştı.Çin’deki G20 Zirvesi‘ne bakıldığında herkes “Dünya Lideri” ABD Başkanı Obama ile nasıl görüşülebileceğinin değil, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile nasıl görüşülebileceğinin yollarını aradı. ABD Başkanı Obama, Rusya Devletbaşkanı Viladimir Putin, Çin Devletbaşkanı Şi Cinping, Japonya Başbakanı Şinzo Abe ve Almanya Başbakanı Andrea Merkel ile İngiltere Başbakanı Theresa May gibi hem siyasal, hem askerî, hem de ekonomik olarak dünyada ağırlığı olan ülkelerin liderleri G20 Zirvesi‘nde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye özel önem veren liderler oldu.Elbette ki, her ülkenin, her liderin kendine göre, kendi ülkelerinin çıkarlarına göre hareket etmesi ve bunun için de Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olmasını istemeleri önemlidir. Ama buradaki asıl mesele, Erdoğan’ın akıllı ve yerinde olan diplomasisindeki inceliktir. O incelik te, Türkiye’nin dostluk ve işbirliğinin dünya ölçeğinde bir ağırlık ve Türkiye ile dostluğun herkesin çıkarına olduğu gerçeği idi. Bir başka önemli nokta da, Türkiye’nin çatışma ya da başka ülkelerin zararına olacak her hangi bir politikadan kendine çıkar ummak yerine, barış ve işbirliğinin değerini ortaya koyması idi.Şöyle değerlendirelim: 15 Temmuz Askerî Darbe Girişimi‘nin fail-i asliyesi ABD’de bulunuyor ve ABD’nin görünmeyen hükümetinin kontrolü altında tutuluyor. Bu failin Türkiye’ye teslimi Türkiye için hayatî öneme sahip iken ABD’nin “Dünya Liderliği” pozisyonundan dolayı teslim edilmemesi de söz konusu ve teslim edilmemesi ABD’nin çıkarlarına da uygun. Sonra, Suriye’de “Kürt” sıfatını kullanan bir grubun ABD tarafından desteklenmesi, ama o grubun Türkiye tarafından bir terörist örgüt olarak kabul edilmesi bu yüzden de güvenlik tehditi oluşturması gibi karmaşık bir mesele var. Normalde, Türkiyebu iki konuda ABD’ye itiraz etse de o itirazlar hep yüzeysel kalırdı. Ama şimdi görüldü ki, bu iki konuda ABD’nin artık tercih hakkı kalmadı. Ve ABD’nin bu noktaya gelmesinde Erdoğan diplomasisi damga vurdu.Nitekim Rusya ve Almanya ile yaşanan diplomatik krizlerde de Erdoğan’ın taviz vermeyen, dik duran ama dikleşmeyen diplomasisi sonuç vermeye başladı. Almanya, Federal Meclis’te alınan ve 1915 olaylarını soy kırım olarak nitelendiren kararın hiç bir hukukî sonuç doğurmadığını, hükümetin aynı görüşte, daha doğrusu aynı politikada olmadığını ilan etmek zorunda kalırken, Rusya daha 4 ay öncesinde savaş tehditinde bulunduğu Türkiye ile en stratejik yatırımlara yöneldi. Gözlerden kaçan bir başka husus ise, Haziran ayı başında yapılan bir referandum ile Avrupa Birliği’nden çıkma kararı alan İngiltere’nin Türkiye ile olan ekonomik ilişkisini son sürat geliştirmesidir.Ama tüm bu olup bitenler kendiliğinden olmuyor. Bir liderlik var, o da Erdoğan’ın diplomatik liderliğidir.
Kırklareli
Yayınlanma: 07 Eylül 2016 - 08:40
G20 Zirvesi ve Erdoğan Diplomasisi
Gelişmiş ve gelişmekte olan 20 Dünya Ekonomisi‘ni temsilen toplanan G20 Zirvesi Türkiye’nin diplomatik başarılarına sahne oluyor
Kırklareli
07 Eylül 2016 - 08:40