Ülkemizin kritik günlerden geçtiği bu özel dönemde bölge siyasetindeki koltukların nasıl dağılacağını dile getirmek çok yerinde olmayabilir.Ama işin bir de gerçek yanı var. Mini Anayasa Paketi’nde Yerel Seçimlerin öne alınacağı haberleri çıkınca, yerel gazeteler bu konuya da eğilmek durumunda kalıyor. Ulusal gazetelerin Ülke meselelerini değerlendirdiği bir ortamda, yerel gazetecilerin ulusal yazıları okuyucunun çok ilgisini çekmiyor. Çünkü Mahalli Gazeteler bölgesinde yaşanan durumları kamuoyuna yansıtırlar. Okuyucu da bunu böyle ister.Siyaset de bunun çok önemli bir parçası olduğuna göre bazı öngörülerde bulunmak benim gibi köşe yazarlarının ilgi alanına giriyor. Hele bir partide siyaset yapıyorsanız, okur kitlenizi bazı konularda bilgilendirmek durumunda kalıyorsunuz. Bölgemizde CHP ile ilgili analizleri yazan bir gazeteci olarak ben de önümüzdeki yerel seçimlerde kimlerin aday olacağını değerlendiren yazılar kaleme almak durumda kalıyorum. Sahada siyaset yapan bir CHP’li gazeteci olarak edindiğim duyumları süzgeçten geçirdikten sonra makale haline getirip yayına gönderiyorum.Bu güne kadar yaptığım öngörülerde yanıldığım seçimler de oldu. İstatistik kurumlarının bile yanılma paylarının olduğu bir siyasi piyasada, benim de yanılmam çok yadırganacak bir durum olamaz.Kaldı ki, yanıldığım öngörüleri kaleme alarak kendimi eleştirdiğim yazılarımı beni takip eden okuyucularım iyi bilirler. Son iki yazıma yanılma payını hesaba katarak bakıldığında daha sağlıklı sonuçlar çıkarılabilir. Gerçekleri dile getirmek kolay değil. Benim de aday olduğum İl Yönetimi seçim kaybetti.Eğer seçimler öne alınırsa İl Yönetimi ve 2 Milletvekilimizin aday gösterme noktasındaki belirleyiciliği hayati önem taşıyor. Gerek Vekillerin belirlenmesinde gerekse İl Yönetimi’nin belirlenmesinde Başkan Hacı’nın rolü de bilinen bir gerçek. Bu durumda Başkan Adayları belirlenirken Başkan Hacı’nın düşünceleri önem kazanacak.“Adaylık düşünenler Başkan Hacı’yı ziyaret etsinler” Dedik de suç mu işledik?Vekillerle Başkanlarla sık sık görüşen yazıları ilgiyle takip edilen CHP’li bir gazeteci olarak kritik gördüğüm bazı hatırlatmada bulunmaya çalıştım. Bunun neresi yağcılık, bunun neresi yalakalık?Başka Hacı’yı sevmeyebilirsiniz. Ama hem Milletvekillerinin ve hem de İl seçimindeki belirleyiciliğini kabul etmek zorundasınız. Siyaset böyle bir şey. Bazen nefret etseniz bile gerçeği kabul etmek zorunda kalırsınız. Bana hakaret etmek gerçeği değiştirmez. Seçim bu. Aday olamayanlar kızacak, olanlar da sevinecektir. Bunu noktada beni değil önce kendinizi sorgulayacaksınız. Unutmayın siyasette söylediğiniz her söz ve davranış karşınıza faiziyle çıkar. Hangi ekipte yer aldıysanız o ekiple çalışıp adaylığınızı garantilemeye çalışacaksınız. Çünkü bu iş, ekip işi. Ekip kazanırsa siz de kazanırsınız. Ekibiniz kaybederse siz de kaybedersiniz. Belirleyicilik benim görevim değil. Ama belirleyici konumda olanları hatırlatmak da Uzun yıllar Ortak Akıl Köşesiyle okuyucusuna seslenen bir CHP’li bir köşe yazarı olarak biraz hakkım olsa gerek. Bunu bir algı yönetimi olarak değerlendirmeye kalkışmak; “Benden yana yazarken iyiydi, şimdi rakiplerimden yana yazıyorsun bana zarar veriyorsun” demenin kibarca söylenişi.Yazılarıma gelen yoğun eleştirileri saygıyla karşılarım. Ancak, eleştiriler hakaret boyutlarına ulaştığında bunu tehdit olarak değerlendiririm. Ama ben onlara aynı dilden cevap vermeyeceğim. Düşünüyorum da… Gücünüz bana mı yetiyor? Demekten kendimi alamıyorum. Muhalefet Facebook’tan yapılmaz. Sahaya ineceksiniz ve Halktaki karşılığınızı göreceksiniz. Öyle iki kadeh alkol alıp benim yazımın altından hakaret dolu yorumlar yazarak bir yerlere gelemezsiniz. Ancak kendinizi tatmin edersiniz.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 09 Eylül 2016 - 08:35
Gücünüz bana mı yetiyor?
Ülkemizin kritik günlerden geçtiği bu özel dönemde bölge siyasetindeki koltukların nasıl dağılacağını dile getirmek çok yerinde olmayabilir
Köşe Yazıları
09 Eylül 2016 - 08:35
İlginizi Çekebilir