Onur Tuğhan Binzat; 1992 Tekirdağ doğumlu. Polimer Mühendisi olarak mezun olduğu Türkiye’den, önce İngiltere, ardından da İtalya’ya eğitim ve çalışmak üzere gitti. Tuğhan ile o süreci ve yabancı ülkelerde çalışan gençlirin içinde bulundukları durumları konuştuk;
İTALYA’ DA BİR TRAKYALI
“Uluslararası bir Danışmanlık firmasında 3 yıla yakın süreyle Proje Yönetimi alanında çalıştıktan sonra 2022 yılının Eylül ayından beri de ülkemizde iki fabrikası olan bir İtalyan kauçuk, plastik firmasında İş Geliştirme Mühendisi olarak çalışıyorum. Şirketin İtalya’daki tek Türk çalışanı olmak da benim için inanılmaz bir keyif! Geriye dönüp bakıyorum da sanırım şu ana dek aldığım en doğru kararlardan biri olmuş desem yeridir”
Şenol GoncagülRöpontaj / özel haber1. Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? Nerelisiniz? Nasıl bir eğitim aldınız ve neden yurtdışında çalışmayı ve yaşamayı tercih ettiniz?Elbette, büyük bir memnuniyetle! Ben Onur Tuğhan Binzat. 1992 yılında Tekirdağ’da doğdum. O yüzden doğma büyüme Tekirdağlıyım demekte bir beis görmüyorum. Şu anda yaklaşık 7 yıldır İtalya’da yaşayan bir genç mühendisim.Eğitim maceram Tekirdağ’da başlayıp, sonrasında Yalova Üniversitesinde Polimer Mühendisliğiyle devam etti. Bu süreçte iki kez İngiltere’ye gidip dil kursuna katılma fırsatı buldum. Bu kurslar sırasında birçok ülkeden, birçok kültürden insanla tanıştım. Devamında Türkiye’ye dönmeden önce ailemin de desteklemesi sayesinde gerçekleştirdiğim Avrupa turu ile bakış açım ve hayat vizyonum büyük oranda değişti ve şekillendi.Tüm bu olaylar aslında benim içimdeki yurtdışında yaşama, eğitim görme ve çalışma planlarını iyice alevlendirdi diyebilirim. Takvimler 2016 yılının Eylül ayını gösterdiğinde İtalya’da İşletme Mühendisliği alanında yüksek lisans eğitimime ve benim için bilinmezlerle dolu ama bir o kadar da unutulmaz anlar yaşamak üzere Bergamo kentine taşındım.Açık konuşmak gerekirse, İtalya ve onun yanı sıra birden fazla ülkede eğitimle ilgili başvurularımı yaparken hem dil kursunda hem de Avrupa turunda tanıştığım (arkadaşlığım halen devam eden) insanlarla yeni hayatımı kuracağım ülkeyle ilgili fikir alışverişi yapıyordum. Bu süreçte İtalya’nın gerek sosyal gerek kültürel yapısının biz Trakyalılar için, hayattan keyif almayı seven ve oldukça sosyal olan bireyler, çok güzel bir bağ oluşturacağı fikrine kapıldım.Devamında başarılı bir üniversite eğitimi alırken karşıma çıkan bir Tez Projesi kapsamında 4 ay süreyle Cambridge Üniversitesi Judge Business School’ da ikincil bir tez danışmanı ile yüksek lisans tezimi yazma fırsatı buldum. İtalya’ya gelirken aklımda olmayan bir biçimde Cambridge Üniversitesi gibi dünyanın en saygın üniversitelerinden birinde 4 aylık bir süreç boyunca bulunmak ve o kişisel gelişim hazzını almak benim için ayrıca unutulmaz bir maceraydı.İtalya’daki eğitimim bittikten sonra, önce uluslararası bir Danışmanlık firmasında 3 yıla yakın süreyle Proje Yönetimi alanında çalıştıktan sonra 2022 yılının Eylül ayından beri de ülkemizde iki fabrikası olan bir İtalyan kauçuk, plastik firmasında İş Geliştirme Mühendisi olarak çalışıyorum. Şirketin İtalya’daki tek Türk çalışanı olmak da benim için inanılmaz bir keyif! Bu sorunuz karşısında anlattıklarımı sayesinde biraz da geriye dönüp bakıyorum da sanırım şu ana dek aldığım en doğru kararlardan biri olmuş desem yeridir!2. Çevrenize baktığınızda; sizin gibi yurtdışında çalışmak ve yaşamayı tercih eden, bunu başarabilen veya her şeye rağmen imkan bulamayan gençlerin oranı nedir? Gençlerin bu yurtdışı maceraları veya istekleri, yaşamış biri olarak, yerinde mi? Hiç, keşke ülkemde kalarak, orada çalışsa ve yaşasaydım dediğiniz zamanlar da oldu veya oluyor mu?Bu konuda aslında durum yarı yarıya diyebilirim sanırım. Benim çevremdeki birçok arkadaşım yurtdışında yaşama ve çalışmayı tercih etti. Bunların arasında elbette sosyo-ekonomik durumu çok iyi olanlarda, daha zorlu koşullardan gelenlerde vardı. Birçoğunun bu maceraya atılmaktan korkmadığını ve sonuna kadar gitme motivasyonuyla çıktıkları bu yolculuktan şu anda keyif aldığını gözlemliyorum.Elbette tüm bunların yanı sıra, Türkiye’de gözlemlediğim ve yakinen olmasa da tanıdığım, birçok insan Türkiye’de kalan ya da gitmek istese de buna fırsat bulamayan insanların da bir o kadar yüksek olduğunu söyleyebilirim. Elbette bu durum aslında bazı gençler için maddi veya bürokratik engellerden kaynaklarınken bir diğer kısmı ise kültürel bariyerler, dil bariyerleri vb. konulardaki çekinceleri yüzünden ilk adımı atamayabiliyorlar. Bunu da anlayışla karşılamak gerektiğini düşünüyorum.Açıkçası yurtdışı maceralarını yerinde yaşamış ve yaşamaya devam eden biri olarak diyebilirim ki herkesin deneyimi birbirinden benzersiz, tıpkı biz insanlar gibi. Zaten herkesin birbirinin benzeri/aynısı olduğu bir dünya, tüm bu renklerinden eksik kalır ve tadı çıkmazdı sanırım.O yüzden herkese uyan bir “yerinde mi?” cevabı maalesef yok. Buraya gelen kişilerin en büyük çekincelerinden biri sıfırdan bir hayata atılacak olmak bence. Fikri ne kadar heyecanlandırıcı gelse de, devamında gelen ilk etapta ve belki uzun vadede de yaşanabilecek yabancılık hissi, adapte olamama, kültür ve dil bariyeri gibi sorunlar üstüne bir de sosyal yaşamda yalnız kalmakla devam edebiliyor.Gözlemlediğim bir diğer konu ise bazı milletlerin kültürel olarak adaptasyonda çok büyük sorun yaşadığı için kendi içine kapalı, kendi vatandaşlarıyla örülü bir grupta kendi küçük dünyalarını yaratıp oraya yaşamaya devam etmeleri oldu. Oysa biz Türkler diğer milletlerin aksine, sosyal bireyler olarak kendimize yepyeni bir hayat kurma ve uyum sağlama konusunda daha başarılıyız bence.Şahsım adına, keşke ülkemde kalsa ve yaşasaydım dediğim anlar olmadı. Nihayetinde Türkiye benim ülkem, hiçbir zaman kapıları sonuna kadar kapatma gereği duymadım. Çok yoğun duygulara kapılsam Türkiye’ye dönmekte bir kusur görmem. Yine de şu anki hayatımdan memnunum. Buraya gelirken ki motivasyonum ne kadar yüksekse, şu anda burada hayatımı şekillendirip kalıcı olma motivasyonum da aynı şekilde devam ediyor.3. Yurtdışı serüveniniz esnasında hangi zorlukları yaşadınız? Bu yönde adım atmak isteyen gençlerin dikkat etmeleri gereken hususlar var mı? Avrupa ülkelerinde Türk gençlere karşı bakış açıları ne şekilde? Ayırımcılık yapılıyor mu mesela? Irkçılık sorunu yaşıyor musunuz?İlk geldiğimde hiç sorun yaşamadım dersem yalan olur elbette. Herkesin mutlaka bir uyum sağlama süreci ve yeni bir kültüre alışmak için ihtiyacı olan zaman oluyor. Ben buraya geldiğimde, her ne kadar İngilizceyi akıcı olarak konuşuyor olsam da çok turistik ve tamamen uluslararası insanların olduğu bir şehirde yaşamayınca İtalyanca bilmeden gelmiş olmak biraz beni zorladı. Keza aynı şekilde, İtalya’daki bürokratik işlemlerin işleme süreci, çalışma/oturma izni alma süreci epey zorlayıcı ve yorucuydu. Zamanla alışılsa da biz Türkler biraz tez canlı olduğumuzdan Avrupa gibi sistematikliğiyle övünen bir coğrafyada her işimin çok hızlı çözüleceğini düşünerek gelmiş olmam da bu süreci benim için zorlayıcı kılan bir diğer faktördü sanırım.Yurtdışında yaşam kurma adına bir adım atmak isteyen gençlerin bence dikkat etmesi gereken en önemli hususlar: gelmeden önce iyi bir İngilizcenin yanı sıra gidecekleri ülkenin dilini en azından ilk etapta dertlerini anlatabilecek kadar öğrenmeye çalışmaları, körü körüne atlamadan ne gibi süreçlerden geçecekleri ile ilgili gerek o ülkede yaşayan Türk expatların, gerek yabancı blogları okuyup fikir sahibi olmaları ve en ama en önemlisi buraya gelirken ki en büyük motivasyonlarının ne olacağını iyice özümsemelerini ve çıkacak zorlukları bu motivasyonla aşmayı bir hayat felsefesi haline getirmeleri olabilir. Elbette işin ekonomik boyutunu da göz ardı etmemek lazım. Çeşitli sitelerden ortalama yaşam fiyatı verileri elde edilebiliyor. Bu fiyatlara bakıp en azından ilk 5-6 aylık dönemin yaşam giderlerini kafaları rahat bir şekilde karşılayacak biçimde gelmelerinin burada edinecekleri deneyimi daha keyifli ve yaşanabilir hale getireceğine inanıyorum.Bunun yanı sıra, özellikle globalleşen dünya sayesinde internetin de yoğun etkisinin olduğunu düşünerek Avrupa ülkelerindeki genç nüfusun genel olarak Türk gençlere karşı olumlu bir bakış açısı bulunduğunu düşünüyorum. Dil bilmeyen ve kendi kültürel dokularının bozulacağını düşünen özellikle orta-üst yaş grubundaki kısımda biraz çekinceli bir yaklaşım olsa da bu bariyerleri kırmak bizler elinde. Yurtdışındaki her bir Türk vatandaşının ülkesinin birer kültür elçisi olduğunu düşünmeleri ve ülkemizin dışarda nasıl bir imaj çizmesini istiyorsa hem kendini hem de güzel ülkemizi o şekilde tanıtması gerektiğini düşünüyorum. Biz Türklere karşı önyargısı olan her kim varsa da ancak bu şekilde değiştirebilir ve dönüştürebiliriz.Şahsen ben bugüne dek hiçbir zaman ırkçılığa maruz kalmadım. Belki de bunda yaşadığım ülkenin kültürel yapısının ve seçtiğim arkadaş çevremin etkisi büyük olabilir. Örneğin benim yaşadığım apartmandaki ileri yaştaki birçok İtalyan hem beni tanımaları hem de Türk televizyon dizilerinin de burada popüler olmaları sayesinde aslında bizlerin ne kadar Avrupai insanlar olduğunu, kafalarındaki Türkiye imajının aslında gerçeği yansıtmadığını anladıklarını bana defaatle dile getirdiler. Bundan duyduğum haz tartışılamaz boyutta diyebilirim.4. Bir gün yeniden Türkiye’ye dönmek isteseniz, bu hangi kriterlerde olurdu? Özlem mi? Türkiye’de de Avrupa da bulunan şartlar zaten oluştuğunda mı? Türkiye’ye dönüş kriterleriniz arasında neler yer alırdı?Sanırım bir gün Türkiye’ye dönmek istersem, bunun en büyük sebepleri: benim için özlemini derinden duyduğum ailemle tekrar bir arada olmak ve/veya kalbimde büyük bir yeri olan ülkeme hizmet etme isteğimin diğer kişisel beklentilerimin önüne geçmiş olması olabilir.Elbette bunun yanı sıra Türkiye'deki iş ve yaşam koşullarının benim beklentilerime uygun hale gelmesi, kariyer fırsatları ve kaçırılmaması gerektiğini düşüneceğim projelerin karşıma çıkması gibi faktörler de bir gün böyle bir karar vermem gerekirse değerlendireceğim diğer hususlar olurdu.5. İşin bir de aile yönü var mesela! Türkiye’de, bir de aileler söz konusu. Çocuklarının “daha az imkanlarla bile olsa” ülkelerinde çalışmalarını ve yaşamalarını isteyebiliyorlar. Siz böyle bir ikilem ile karşılaştınız mı? Sorun yaşadınız mı? Benzer durumlar yaşayan veya yaşayabilecek gençler ve ailelerine neler söylemek isterdiniz?Aslında, bu konuda cevap vermek sanırım en güç durum. Örneğin ben tek çocuğum ve bu kararı vermenin her iki taraf içinde çok kolay olmadığını söyleyebiliriz. Yine de yukarıda belirttiğim gibi, kişinin bu denli bir yolculuğa atılması öncesi kendi kişisel motivasyonun ne olduğunu çok iyi özümsemesi ve çevresindekilere de bu motivasyonu en doğru şekilde anlatabilmesi lazım.Ben bu konuda sanırım şanslıydım, hem ailem bu fikrimi en az benim kadar sahiplendiler, hem de bana ellerinden gelen tüm desteği fazlasıyla verdiler, hissettirdiler. Bu konuda hem canım anneme hem de canım babama teşekkürlerimi buradan sizlerin aracılığıyla da tekrar sunmak isterim. Bu kararının kimse için koşullar iyi olsa da kötü olsa da kolay olmadığını söyleyebilirim. Çünkü bir bilinmezliğe gidiyorsunuz. Bu konuda beni en çok rahatlatan şey ise ailemin uçağa binmeden önce, “olmazsa da olmaz canını sıkan ve seni mutsuz eden ne olursa, dön gel, burası her zaman senin evin” telkini de başarısızlıktan korkmadan sadece kendimi deneyeceğim bir yolculuğa çıkma konusunda beni çok rahatlatmıştı.Sanırım özünde tüm aileler, çocuklarının daha iyi imkanlarla yaşamasını ve kariyer yapmasını isteyeceklerdir. O yüzden hem gençlere hem de ailelere tavsiyem, açık yüreklilikle iletişim kurmaktan çekinmemeleri, karşılıklı anlayışı ve saygıyı kaybetmeden birbirlerinin fikirleri üzerinden ortak bir anlaşma zemini bulmaya çabalamaları olacaktır. Her iki tarafın da kaygılarını anlamak ve buna birlikte çözüm bulmaya çalışmak çok önemli. Aynı zamanda çocuklarının mutluluğunu ve kendi kariyer hedeflerini destekleyen ailelerin, özellikle içerisinden geçtiğimiz bu zorlu süreçten sonra daha da olumlu bir tutum sergilemelerine fırsat sağlayacağına inanıyorum.6. İşin bir de çekirdek aile kısmı var! Yurtdışında çalışılıp, yaşadığınıza göre, bir de mesela evlilik durumu olabilir. Böyle bir durumda; aileniniz en azından orada yaşayan bir Türk kızı ile evlenmenizi isteyebilir. Sizin bu konudaki tutumunuz ne olabilir mesela? Önemli olan anlaşabileceğim ve sevebileceğim birisi olması. Burada yaşıyorum ve zaten bura ile uyumluyum. Dolayısı ile de sevebileceğim herkes ile uyumlu olabilirim… mi diyorsunuz. İşin sosyal yönü için ne diyeceksiniz?Haha! Aslında evlilik konusu tamamen kişilerin karşısındaki kişiyle ortak beklentilere ve ortak bir hayat görüşüne sahip olmasıyla alakalı bence. Bu konuda bugüne dek ne ailemin ne benim ne de çevremdeki herhangi bir arkadaşımın evleneceği kişide etnik, din, dil faktörlerini gözettiğini düşünmedim. Açıkçası evlilik özellikle günümüzde herkesin tercih ettiği bir ilişki yaşam biçimi değil. Yurtdışında yaşarken kültürel adaptasyonu sorunu çeken şahıslar belki de kendileriyle aynı kültürden gelen ve aynı dili konuşan bir bireyle evlilik fikrini düşünebilirler. Keza aynı şekilde, yaşadıkları ortamda mutlu olan insanlar da önemli olanın ortak bir hayat vizyonuna sahip olduğunu düşünerek kişinin dilini, etniğini düşünmeden evlenebilir.İşin sosyal yönü benim açımdan, insanın doğası gereği her şeye uyum sağlama konusunda en başarılı canlılar olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple de evlilik kurumundan benim için en önemli olan kişinin karakteri, değerleri ve vizyonu ile ne kadar uyumlu. Bu konuda ben eğer böyle bir karar verecek olsam herhangi bir milliyet veya kültürden birisiyle evlenmekte bir beis görmezdim. Her ne kadar ben böyle sorun yaşamayacağımı bilsem de diğer insanların da sosyal açıdan da evlilik ve aile kurma konusunda herkesin tercihleri farklı olabileceğini ve buna aileleri tarafından da tamamen saygı duyulacağına eminim.7. Yurtdışında çalışmak ve yaşamak konusu, ömür boyu sürüp gidecek mi? Mesela zaman içinde Türkiye’ye gelerek, kişisel bir yatırım yapmayı da düşünüyor musunuz? Yurtdışında, çalışarak, yatırım yapabilmek ve kendi işinizin sahibi olabilmek size göre mümkün mü?Yurtdışında çalışma ve yaşama süresi de tıpkı diğer tüm konular gibi tamamen kişisel bir tercih. Yaklaşık 7 yıllık maceramda ülkemizden de birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Bunların arasında kimileri için bu yurtdışı macerası bir ömür boyu sürecekken, kimileri ise birkaç yıl hatta birkaç ay gibi kısa bir süre sonrasında Türkiye’ye geri dönme veya farklı ülkelere geçme gibi seçenekleri değerlendiklerini yerinde gözlemledim. Gerçekten de sıfırdan gelip bir hayat kurmak, tamamen yalnız bir hayata adım atmak büyük bir cesaret gerektiriyor. Tüm hayatınızı geride bırakıp, kendinizi sürekli birilerine ispat etmek ve bunun için çabalamak herkese göre bir yolculuk değil. Çünkü sizlerle ortak kültürü paylaşmayan ve ortak dili konuşmayan bir toplumun içinde kendinize yer edinebilmek için bu uğurda çeşitli zorlukların üstünden gelip kendinizi herkese ispat etme gerekliliğiniz uzun bir süre devam edecek.Uzun vadede elbette ben de kişisel yatırımlar yapmayı düşünüyorum. Bunun içerisinde en önemlisi de bir şekilde kendi işimi kurma hedefim diyebilirim. Yurtdışında çalışarak ve tecrübe edinerek elde ettiğim gelişimin hayatımın bir sonraki kısmı için beni yeterince hazırladığını inandığımda ve doğru fırsatlar çıktığında, kendi işimi kurma ve yatırımlar yapma imkânı bulabileceğimi düşünüyorum.8. Son olarak neler söylemek istersiniz?Sizlere tüm samimiyetimle iyisiyle ve kötüsüyle bu deneyimi aktarmaya çalıştım. Ben yaşadığımız tüm deneyimlerin bizleri bugün olduğumuz kişiye dönüştürdüğünü düşünüyorum. O yüzden, bugün olmaktan büyük bir keyif aldığım kişiye evrilmemde ve tüm bu deneyimleri yaşamam için bana ön ayak olan, desteğini her zaman, her koşulda hissettiren aileme tekrardan teşekkür ederim!Umarım anlattıklarım ve deneyimlerim yurtdışında yaşama, eğitim görme ve/veya çalışma isteği olan her bir bireye yol haritası ve fikir verme açısından yararlı olmuştur. Herkes için eşsiz bir kişisel gelişim fırsatı sunduğuna inandığım bu macerayı imkanları dahilinde herkesin deneyimleyebilmesini dilerim.Son olarak da bu röportaj ile hikayemi değerli okuyucularınıza aktarma fırsatı sunduğunuz için sizlere teşekkür ederim!Bizim için ayırdığınız değerli vaktinizden ve sorularımıza verdiğiniz içten cevaplar için teşekkür ediyoruz. Benzer röportajlarımız devam edecek.(Şenol Goncagül)