İslam’ın en önemli toplumsal dayanışma ve kaynaşma günlerinden başlıcaları Ramazan ve Kurban bayramlarıdır ki, Allah Resûlü (s.a.v.) bu iki bayramın Allah tarafından Müslümanlara bahşedilmiş günler olduğunu bildirmiştir. Bayramların en önemli özelliği ise sevinçleri paylaşma günleri olmasıdır. Bu yüzdendir ki Müslümanlar yakınları ve dostları başta olmak üzere tanıdık ya da yabancı herkesle bayramlaşır, kucaklaşarak kardeşliklerini pekiştirirler. Kurban Bayram’ı, Hacca gitmemiş olan Müslümanların zengin hükmünde olanlarının Allah’tan bir buyruk olarak Allah rızası için Kurban keserek, hem kendileri hem de eş-dost ve tanıdıkları, ayrıca tanımadıkları da dahil, Kurbanlarının etlerini paylaşarak dostluk ve samimiyetlerini artırdıkları fırsat günleridir. Ne var ki, Avrupa gibi Müslüman nüfûsun genel nüfûsa oranla azınlıkta olduğu yerlerde Kurban ve bayramlar gereği gibi kutlanamamakta, Müslüman çocuklar Kurban ve bayramların hikmetlerini kavramakta zorluk çekmektedir. Müslüman çocuklar kendi bayramlarını, örneğin Hristiyanların Noel veya Paskalya bayramlarına nisbet yaparak anlama yoluna gitmek durumunda kalmaktadır. Bu da bir nevi, kimliklerinin kendi dinî geleneklerinden ziyade, başka din mensuplarının geleneklerine göre şekillenmesine yol açmaktadır.Avrupa’daki Müslümanların önemli bir kısmı kurbanlarını tamamen ihtiyaç sahibi Müslümanlara bağışlayarak bir başka kardeşlik örneği sergilemekle kalmayıp, takdire şayan bir amelde bulunmaktadırlar. Fakat bu hayırlı amellerin devam ettirilmesinin yanı sıra, Müslüman çocukların, Kurban’ın ve bayramın hikmetlerini anlayarak kendi kimliklerini oluşturmalarına imkan sağlayacak organizasyonları da artırmaları gerekmektedir. Zira kurban ile amaçlanan, sadece yoksul Müslüman’lara kesilen hayvanlar vesilesiyle yardımcı olmak değil, aynı zamanda kurban ile sembolize edilen kurbiyetin ve teslimiyetin zengin ya da fakir bütün Müslümanlarca yakinen idrak edilmesidir. Her ne kadar, hukukî ve idarî altyapının yetersizlikleri söz konusu olsa da, kurban vecibesinin mümkün olduğunca genç dimağlarda yer etmesi, ihmal edemeyeceğimiz vazifeler arasında yer alır. Her insanın ve tabiî her çocuğun ruh halini doğrudan etkileyebilecek olan bir Kurban kesimini çocukların yerinde izlemeleri son zamanlarda giderek daha tartışmalı bir konu halini almış ve bu ibadetin huşusunu zedeler kimi vecheler kazanmış ise de, en azından Kurban Bayramı’nı, Kurban ile idrak edebilmenin çeşitli yolları araştırılabilir. Ve bu bakımdan cemiyet idarecilerine büyük görevler düşmektedir.Burada, önce Kurban’ı anlamak önemlidir. Zira, şu andaki uygulmasından hareketle Avrupalı Müslüman çocuklar, Kurban’ı fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine gönderilen bir yardım olarak tasavvur ve tahayyül etmektedirler ki, bu tasavvur, gerçeğin çok az bir bölümüne tekabül eder. İslamî kuruluşların bu konuyu ihmal etmelerinin devam etmesi halinde ileriki dönemlerde Kurban tasavvuru böylece yerleşir olur, ve o zaman da Kurban kesmenin hikmetlerine erişilmesi zorlaşır.Hac Sûresi’nin ilgili ayetleri ve Resûlullah’ın sünneti Kurban’ın “et” yemek veya yedirmek için olmadığını önümüze koymaktadır. Kurban her şeyden önce Allah’ın emridir. Ayette şöyle buryurulur:“Biz, her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye Kurban’ı gerekli kıldık.” (Hac Sûresi [22:34]) Evet, Kurban Allah için kesilir ve onun etinden de yenilebilir. Fakirlerin hakkı da buna dahildir. Bir diğer ayette bu konuda şöyle buyurulur:“Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin.”(Hac Sûresi [22:36]) Yani, Kurbanların üzerinde, ihtiyacını gizlesin ya da gizlemesin bütün ihtiyaç sahiplerinin bir hakkı vardır. Avrupalı Müslümanlar bu görevi yerine getirmek için çabalıyor. İslamî kuruluşların başlattığı, bazı Kurbanların Avrupa’da kesilerek cemaate bir bayramlaşma programı dahilinde dağıtılması geleneğinin daha da geliştirilmesini istememizin bir diğer nedeni de budur. İslam ülkelerindeki kurbanlıkların çocuklarla birlikte görülmeye gidilmesi geleneğini burada hemen hayata geçirmek mümkün olamasa dahi, bayrama ailece, bütün bir Müslüman toplum olarak hazırlanma geleneğini daha da canlandırmak durumundayız. Okul tatillerinin müsait olduğu zamanlarda ise, başta Türkiye olmak üzere çocuklarımızla birlikte bayramlarımızı İslam ülkelerinde geçirebilmenin de yollarını bulmalıyız.Kurban kesiminin bir vahşet olduğu, bunun yerine Kurban kesmek isteyenlerin fakirlere bağışta bulunmasının daha insanî olacağını ileri süren çevrelerin ve görüşlerin arttığı günümüzde, yukarıdaki ayet Kurban kesmenin bir tercih olmadığını gösterdiği gibi, müteakip ayet de Kurban’daki asıl maksadın ne olduğunu açıklamaktadır:“Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizin takvanız erecektir.” (Hac Sûresi [22:37]) Kaldı ki, insanlar hâlâ pek çok hayvanı keserek etlerini yemektedirler. Fakat Kurban’ın, Kurban olabilmesi için belirli şartlar vardır. Aksi takdirde, bu şartların yerine getirilmesi hususunda eksiklik olan herhangi bir Kurban, Allah Resûlünün (s.a.v.) ifadesi ile “et”lik bir hayvandan başkası olmayacaktır. Kurban her şeyden önce Allah rızası için, yaş ve sıhhat bakımından belirli özellikleri olan hayvanlardan oluşur ve Eyyâm-ı Nahr denilen “Kurban Günleri”nde kesilirse Kurban olur. Ki bu günler Hicrî ayların sonuncusu olan Zi’l-Hicce ayının 10. günü Bayram Namazı’nı müteakiben başlar. Yoksa bu vakitlerden önce veya sonra kesilecek olan hayvanlar Kurban niyeti ile kesilse de Kurbanlık özelliklerini yitirirler. Allah Resûlünün bu konudaki uygulaması şöyledir:Ashabdan Bera (r.a.) dayısı Ebû Bürde’nin (r.a.) namazdan önce kurban kesmesi üzerine, Resûlullah’ın (s.a.v): “Bu et koyunundan ibaretdir, tekrar bir kurban kes!” buyurduğunu ve “Her kim namazdan önce kurban keserse, ancak kendisi için kesmiş olur. Kim namazdan sonra keserse onun kurbanı tamam olmuş ve Müslümanların sünnetine isabet etmiştir. Namazı kılmadıkça hiç bir kimse katiyyen kurban kesmesin!” dediğini bildirmiştir. (Muslim, Kurban)Kurban kesimini gözleyen kimi çocukların psikolojik olarak etkilenebileceği kısmen de olsa doğrudur. Aslında bu konu, yaşını başını almış diğer insanlar için de geçerlidir. Dolayısıyla bu konuda yapılacak olan her çalışmanın çok dikkatlice yapılması gerektiğini hatırlattıktan sonra, İslam dünyasında, Kurban kesmenin insan psikolojisine etkisini inceleyen araştırmaların dikkate alınmasının zaruretini de hatırlatmak isteriz.Bununla birlikte bayrama dönüp, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bayramlaşma sünnetine de tekrar nazar edip, Avrupa’daki Bayramlarımızın sünnete uygun olması için neler yapmamız gerektiğini görmek ve göstermek istiyoruz. Ümmü Atıyye (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bakire, genç kız, örtünme çağına gelmiş kız çocuklarıyla hayızlı kadınları bayram namazına çıkarırdı. Hayız halindeki kadınlar namaz kılınacak yerden uzak durur ve Müslümanların dualarına katılmış olurlardı.” (Tirmizî, Bayram 539) Başka rivayetlerde de, Efendimizin bayramlarda Müslümanları eğlenmeye teşvik ettiği ve bayram eğlencelerini hanımları, kızları ve torunları ile izlediği yer almaktadır.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 16 Eylül 2016 - 10:17
Kurban'ı ve Bayram'ı Avrupa'da Yaşamak
İslam’ın en önemli toplumsal dayanışma ve kaynaşma günlerinden başlıcaları Ramazan ve Kurban bayramlarıdır ki, Allah Resûlü (s
Köşe Yazıları
16 Eylül 2016 - 10:17
İlginizi Çekebilir