DOBRA DOBRA Mürtezan Bulut Yara sıcakken ağrı hissedilmez. Bizler Ankara TBMM’de yaşananları ancak belli gazetelerden ve sayısı ikiyi geçmeyen televizyonlardan öğreniyoruz. Moralimiz bozuluyor ama yine de yaşantımıza devam ediyoruz. 15 Temmuz Kalkışması’ndan sonra hızla gelişen olaylar ekonomimizi de sarsmaya başladı. Henüz ceplerimizi yakar hale gelmedi çünkü yara hâlâ sıcak. Yaşadığımız ağır kış şartları ile kapanan yollar, seraların buz tutması ile azalan sebze ve meyve üretimi biz tüketicilere doların, dövizin yükselmesinden fazla etki yaptı. Fiyatları önemli değil ama raflarda olmaması beni şahsen 1980 yılı evveline götürdü. CHP Genel Başkanı Ecevit 11 Adalet Partili Milletvekili’ni transfer ederek hükümet kurmuştu. Seneler 1977 idi. Döviz kıtlığı hâd safhadaydı. Elektrik yok, gaz-mazot benzin yok, kaloriferler yanmıyor. İMF ile anlaşma yapmayan Ecevit kendi dövizini kendin bul ile sanayi kesimi üretimini devam ettirmeye çalışıyor. Sonuç 1979 Senatör Seçimleri’nde 5 İl’de seçimi kaybedince istifa ediyor. Hükümeti 3. Milliyetçi Cephe Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel kuruyor. Yani iktidara % 41.5 oyla gelen CHP yerine % 31 oy alan AP geliyor. Sonuç kıtlık ve yokluklar iktidarı değiştiriyor ama anarşi durmuyor. 1980’de Kenan Evren Paşa ve arkadaşları askeri darbe yaparak yönetime el koyuyor. 3 sene süren dikta rejimi 1982 yılında kurucular meclisine yaptırdıkları anayasayı halkoyuna sunuyor ve anayasa %92 oy ile kabul ediliyor.Millet Anayasa’ya “Evet” oyu verirken beğendiği için değil Kenan Evren cuntasından kurtulmak, demokrasiye bir an evvel geçmek için oy veriyor. 1983 yılında tekrar demokratik Parlamenter Cumhuriyet İdari Sistemi’ne dönülüyor. Bu kısa özeti o devri yaşamayanlara yani genç nesle nereden nereye nasıl gelindiğini anlatmak için yazdım. 1980 İhtilali’nin ortaya çıkardığı siyasi tablo ve partiler 36 sene sonra Türkiye’yi buna benzer bir tabloya yani 1980 öncesi siyasi ekonomik ve terör dönemine tekrar gerilere götürdü. Aradaki tek fark yine enflasyon yine devalüasyon yine pahalılık ama hiç olmazsa şimdilik kıtlık ve kuyruklar yokluklar yok. Allah korusun bu son saydıklarımızı da tekrar yaşarsak ne olacak?1983 yılında tekrar demokrasiye seçimler ile geçtik. Şimdi seçimler ise çok uzakta, vatandaş çaresiz ve kıskaç altında, gün geçtikçe bir mumun eridiği gibi eriyor.100 bin lirası olanın 100 bin lirası dövizin artması yani Türk parasının kıymetsizleşmesi sonucu 70 bin liraya indi. TBMM’de hiç yok iken ihtiyaç değilken Başkanlık Sistemi’ne geçilmek istenmesi, dövizi daha da arttırmakta, paramız kıymetini yitirmektedir. Sonuçta mum gibi eriyip fakirleşmekteyiz.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 17 Ocak 2017 - 08:48
Mum Gibi Eriyoruz
DOBRA DOBRA Mürtezan Bulut Yara sıcakken ağrı hissedilmez
Köşe Yazıları
17 Ocak 2017 - 08:48
İlginizi Çekebilir