Nizamettin Okutan Ramazan ayına şurada sayılı günler kaldı. Çoluğundan çocuğundan, gencinden yaşlısına her Müslümanın heyecanla beklediği bir ay var: Ramazan ayı, yani, oruç tutma ayı. Sabah imsak vaktinden akşam güneş batıncaya kadar aç ve susuz kaldığımız, ama açlığın da susuzluğun da aynen tokluk gibi tadına vardığımız bu ay. Çocukların yaramazlıklarının en sevimlisi bu ayda görülüyor. Başka zamanlara yemekten ve içmekten bıkmayan çocuklar bu ay gelince ana-babalarının başını etini yiyorlar “Bizi de oruca , bizi de sahura kaldırın.” diye. Be kuzucuklar! O açlığa, o susuzluğa dayanamayacağınız da ortada da, size bu aşkı kim verdi?Keşke aynı heyecanı, büyüklerimiz de gönüllerinde yaşayabilse. Keşke, gençlerimiz, delikanlılarımız da aç kalmaktan, susuz kalmaktan korkmasa. Rabbim bana böyle emretti diyerek o emre boyun eğse! İşte o zaman Ramazan ayının, orucun tadı damağımızdan hiçbir zaman gitmeyecek.Allah’ın “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” şeklindeki fermanı ortada. Oruç bizi korur! Neye karşı korur sorusunun cevabı öylesine uzundur ki, en kısası, “Kendi nefsimize, kendi heva ve heveslerimize karşı korur.Çünkü, sabahtan akşama kadar aç ve susuzluğa, yaz veya kış demeden kendi isteği, kendi arzu ve kendi iradesi ile sırf Allah böyle emretti diye uyan birisi aynı zamanda Kur’an-ı Kerim gibi bir mukaddes kitabın bu ayda indirildiğini de hatırlayacak ve o Kur’an’a uyma mücadelesi verecektir.Çünkü O Kur’an-ı Kerim oruç ayı ramazanda indirilmiştir. Hani Rabbimiz “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler/erişenler o ayda oruç tutsun.” diye buyuruyor ya, işte bu buyrukta Kur’an-ı Kerim’in bizim için neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterdiğine işaret vardır.Ramazan ayı aynı zamanda bir kardeşlik ayıdır. Hele hele büyük bir depremin sebep olduğu, en varlıklı insanla en yoksul insanın aynı şartlarda yaşadığı şu dönemde kardeşliğimizi pekiştirmenin hem en kolay yolu hem de en değerlisi vardır. O da kardeşliğimizi göstermek için depremzedelere her türlü yardımı yapmaktır.Çünkü, bir Müslümanlar birer kardeş olarak Allah Resûlünün şu buyruğundaki gibi olmak zorundayız: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”Evet o kardeşlerimizin bir yeri acırken, eğer bizim de bir yerimiz acıyorsa, bizim kardeşliğimizin ne anlamı olabilir ki?İslam kardeşliğinin en belirgin özelliği, Müslümanların kalplerinde gündelik menfaat, gündelik bir çıkar veya dünyalık bir menfaat hissi olmadan, sırf Allah rızası için muhabbetin yeşerebilmesidir. Peygamberimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız!”Eğer, cennetin yolu dahi Müslümanların birbirlerini sevmesine bağlanmış ise, manevî duygularımızın doruğa çıktığı bu Ramazan ayı en iyi bir fırsattır. İşte Ramazan ayı, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi bir kardeşliğin her yönüyle izhar edilebildiği kaçırılmaz bir fırsattır.Rabbim oruçlarınızı kabul etsin.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 17 Mart 2023 - 15:28
Oruç Ayı Ramazan Kardeşliğimizi Pekiştirmek İçin Bir Fırsattır
Nizamettin Okutan Ramazan ayına şurada sayılı günler kaldı
Köşe Yazıları
17 Mart 2023 - 15:28
İlginizi Çekebilir