TRAKYA'da ayçiçeğine alternatif olan ve çiftçinin 'sarı altın çiçek' olarak adlandırdığı kanola ekilen tarlalar sarıya bürünürken, Edirne'de 22 yıl aradan sonra nisan ayında yağan kar yağışıyla birlikte bölge beyaz örtüyle kaplandı.
Edirne'nin Keşan ilçesi ile Bulgaristan'a sınır bölgelerinde dün kar yağışı etkili oldu. Meteorolojik verilere göre, en son nisan ayında, 8 Nisan 2003'te kar yağışının etkili olduğu Edirne'de, kar kalınlığı yer yer 8 santimetreyi buldu. Trakya'da ayçiçeğine alternatif olarak ekilen ve çiftçinin 'sarı altın çiçek' olarak adlandırdığı kanola tarlaları ile yeşilin hakim olduğu buğday tarlaları, beyaz örtüyle kaplandı.
Edirne Genç Çiftçiler Derneği Başkanı Egemen Ilgın, uzun yıllardır rastlanılmayan bir durumla karşılaşıldığını belirterek, "Nisan ayındayız ve Edirne'nin hemen hemen her ilçesinde karlı bir hava var. Sıcaklık mevsim normallerinin 8 ile 10 derece altına düşmüş durumda. Tabii uzun yıllardır bu mevsimde, bu zamanda, bu sıcaklıklara alışkın olmadığımız için yadırgıyoruz. Bitki de canlı, buğday, arpa, kanola, ayçiçeği onlar da kendini bahara hazırlarken birden 8-10 derece bir sıcaklık düşüşü, aynı zamanda da kar yağışına maruz kaldılar. Sadece kar yağışının şu aşamada hiçbir bitkiye zararı olmaz. Kar bereket demektir ancak burada sıcaklık önemli bir hal alıyor. Eğer sıcaklıklar eksi 3 derecenin altına düşerse don riskiyle karşı karşıyayız. Bu da başta kanola olmak üzere meyve ağaçlarını, badem ağaçlarını olumsuz olarak etkileyecektir. Genel anlamda buğdaylarımızda bir sıkıntı yok. Ancak bazen sıcak iklim buğdayı dediğimiz tohumlardan ekilmeye başlanmıştı son zamanlarda, onlarda bazı sıkıntı olabilir. Yer yer yatmalar var ancak bu yatmalar kalkacaktır. Ancak yeni çıkan ayçiçeklerinde eksi 3 derecenin altına düşen sıcaklıklar ayçiçeğini olumsuz etkileyecektir. Kanolalarda çiçeklerin üzerinde kar birikintileri oluşmaya başladı. Kanolada ilk defa yaşadığımız bir durum. Kanolaları dikkatlice izliyoruz. Hiç kanolanın üzerine kar yağdığı görülmemişti. Tabii burada kanola boyu önemli. Çok boyluysa dezavantajlı olabilir. Boyu kısa olduğunda alttan yeni filizler verebilir" diye konuştu.
Tarımın risk ve belirsizlikte dolu bir sektör olduğunu söyleyen Ilgın, "Arzı kısa zaman alır, talebi uzun zaman alır. Tarım ürünlerinin yetişmesi de uzun zaman alır. Dolayısıyla bu zaman aralığı da risk ve belirsizliklere her zaman açıktır. Zaten genel manada iklim değişikliklerinden ani değişikliklerden sürekli şikayetçiydik. Kuraklık kadar don etkili bir şeydir. Hatta don ve kuraklık çiftçinin yasıdır. Evet beklemiyorduk, dediğimiz gibi insanların beklemediği gibi diğer canlılar bitkiler de bu durumu beklemiyordu. Yoğun bir strese girdiler ama dediğim gibi tarım bir açık hava fabrikasıdır, belirsizlik tarımsal üretimde hesaba katılmalı, gerekli önlemler alınmalıdır. Başta tarım sigortaları olmak üzere üreticilerimiz çeşitli önlemleri alarak bu durumlarla baş edebilmeyi de zamanla öğrenmelidir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
'ÜRETİCİ TEDİRGİN'
Üreticilerin 10 gün önce don tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirten Ilgın, "Üreticimiz zaten şu an tedirgin. Yine don tehlikesine karşı özellikle badem üretimi yapan üreticilerimiz, meyve üretimi yapan üreticilerimiz dumanlama dediğimiz ateş yakarak, bir nebze de olsa donun önüne geçmeye çalıştılar ve büyük ölçüde başardılar ama dediğimiz gibi beklemediğimiz bir anda beklemediğimiz bir şekilde yine bu tehlikeyle karşı karşıyayız. Yapabilen meyve üreticilerimiz eğer dumanlama sistemi yapabilirse donun önüne geçmiş olabilirler ama şu an kanolada yapılacak bir şey maalesef yok. Yeni çıkmaya başlayan ayçiçeğinde eksi 3 dereceye kadar sıkıntı olmaz ama sonrasında kırağı dediğimiz durumda yapılacak bir şey yok. Bu noktada tohumların gen yapısı, yerli tohum dediğimiz olayın önemini de bir kez daha karşımıza çıkıyor. Ama dediğimiz gibi tarımsal üretimde her koşulu kontrol altında tutamıyorsunuz. Hava, iklim maalesef böyle. Bu sene bu yaşanıyor tabii seneye bununla ilgili önlemler alınacaktır. Alternatif çözümler üretilecektir" dedi.
DHA