Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Başkanı Gölsal Çidem, "2 Şubat Sulak Alanlar Günü" vesilesiyle önemli açıklamalarda bulundu. Çidem, İstanbul'da bulunan sulak alanlar hakkında yaptığı konuşmada, bu doğal alanların korunması ve yaşatılması gerektiğine dikkat çekti. Çidem, özellikle İğneada Longoz (Subasar) Ormanları'nın tehlike altında olduğunu belirtti.
İğneada Longoz Ormanları'nın Önemi
1971 yılında imzalanan ve ülkemizin 1994 yılında kabul ettiği Ramsar Sözleşmesi'nin sulak alanların korunmasında büyük rol oynadığını ifade eden Çidem, İğneada Longoz Ormanları'nın Avrupa ve Asya'nın en önemli sulak alanlarından biri olduğunu vurguladı. İğneada'nın 3.155 hektarlık alanıyla Avrupa'nın en büyük longoz ormanı olduğunu belirtti.
Ramsar Sürecinde Yaşanan Sıkıntılar
Ulusal Sulak Alan Komisyonu'nun 2012 yılında yaptığı toplantıda, İğneada Longozu'nun Ramsar alanı ilan edilmesi kararı alındığını hatırlatan Çidem, bu sürecin halen tamamlanmadığını söyledi. 2013 yılında tekrar yapılan arazi çalışmalarının Ulusal Sulak Alan Komisyonu'na sunulmadığını belirten Çidem, "Sürecin neden durdurulduğunu sorguluyoruz" dedi.
Madencilik ve Enerji Projeleri Tehlikesi
Çidem, Ramsar sürecinin durdurulmasının ardından, İğneada'da madencilik ve enerji projelerinin hız kazandığını ifade etti. Bu projelerin İğneada Longoz Ormanları ve su kaynakları üzerinde büyük tehdit oluşturduğunu belirtti. Çidem, "Madencilik faaliyetleri ve enerji projeleri, bu doğal alanların yok olmasına sebep olacak" diye konuştu.
Uluslararası Sözleşmelere Uygun Koruma Çalışmaları
Istrancalar bölgesinin korunması için sadece Ramsar alanı ilan edilmesinin yeterli olmadığını belirten Çidem, 2008-2010 yılları arasında yapılan Biyosfer Rezerv Alan AB projesinin de önemli olduğunu vurguladı. Bu projenin UNESCO'ya sunulmak üzere hazırlandığını ancak sonuçsuz kaldığını söyledi.
Sulak Alanların Geleceği İçin Mücadele
Kent Konseyi olarak, her yıl sulak alanların korunması için sorular yönelttiklerini belirten Çidem, "Biyosfer rezerv alanı ilan edilmeyen Istrancalar, bugün madencilik ve enerji şirketlerine ayrılmış durumda" dedi. Son buzul çağını yaşamayan Istrancalar'ın, günümüzde taş devrini yaşadığını belirtti.
Doğal Alanların Korunması ve Sürdürülebilirlik
Çidem, sulak alanların korunması için yapılan planların yetersiz olduğunu ve her geçen gün doğal alanların zarar gördüğünü ifade etti. Türkiye'nin birçok sulak alanının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Çidem, kaybedilen sulak alanların yüzölçümünün 2 milyon hektara ulaştığını söyledi.
2 Şubat: Ders Alma ve Kurtarma Günü
Çidem, "2 Şubat kutlama değil, kaybettiğimiz sulak alanlardan ders alma ve kalanları nasıl kurtarabiliriz diye hesap yapma günüdür" dedi. Sulak alanların bulunduğu havzalara ve oradaki canlılara ait doğal varlıklar olduğunu belirten Çidem, doğamızı korumak için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı.
Nizamettin Okutan