Nizamettin Okutan Gezdiğim, gittiğim ve gördüğüm yerlerde insanların bir öfke küpüne döndüklerine maalesef şahit oluyorum. Mutlaka siz de şahit olmuşsunuzdur. İnsanlar bir başkasına artık tahammül gösteremiyor. En ufak bir hatasını büyüterek kavgaya götürüyor. Kimisi de sataşmaya yer arıyor dercesine ölesine kibirli, öylesine kaba davranıyor ki, insanın öfkesini tutması mümkün olmuyor.Aslında bugün insanımızın içine düşüp bir türlü kurtulamadığı bu öfke seline değinecektim. İnsanlara, karşımızdakine, yani birbirimize saygıyla, muhabbetle yaklaşılsa nasıl olur diye. Ama, konuyu belki bir başka zaman ele almak üzere şimdi ağzımızdan düşürmediğimiz kul haklarına getirmek istiyorum.Çünkü, kul hakkı dediğimizde, kul hakkını düşündüğümüzde ters davrandığımız insanlara karşı davranışlarımız da değişecek, öfkemizi yeneceğimiz gibi, kimsenin hakkını da ihlal etmemeye dikkat ederiz.Geçenlerde bir arkadaşa kul hakkından bahsettim, bana demez mi ki, “takılma oraya” diye. Hani kul ifadesi genelde dinî kaynaklarda kullanılır ya. Kul dediğimizdi, bir de Allah geliyor ya aklımıza.Ah keşke böyle olsa. Yani kul dediğimizde aklımıza bir de Allah gelse. Gelse de, kul hakkından çekinsek, kimsenin hakkını yemesek, kimseye öfkeyle davranmasak, bahşedici, affedici olabilsek.Ahh keşke… Kul deyince Allah aklımıza gelse de, kul deyince bizi dizginleyecek dinî kurallar, dinî ilkeler aklımıza gelse. Gelmiyor maalesef, gelemiyor.Adam işyeri sahibi, yani patron olmuş; işçisinin hakkını ödemiyor, sigorta primini yatırmıyor, aylıklarını geciktiriyor. Bir de üstüne üstlük patronluk havasını atıyor. O gariban işçinin hakkı aklına bile gelmiyor.Ve yine bir adam, bir işyerinde çalışıyor, vaktinde işe gelmiyor, işi savsaklıyor, yapması gereken işi bitirmiyor, bir de arkasından “bu patron bizi sömürüyor” diye hava atıyor.Yahu gidin, her ikiniz de birbirinize madik atıyorsunuz işte. Birbirinizin hakkını düşünmüyorsunuz. Size ben neden bahsedeyim. İşçi hakkından mı, işveren hakkından mı?İşte bunun için, kul hakkından bahsetmeyi daha münasip gördüm. Haa, bu arada, bu kul hakkı işini de sadece işçi-işveren münasebetlerine indirgediğimi de sanmayın ha. Çünkü, mesela, herifin birisi bir parkta elinde dondurma ballandıra ballandıra yiyiyor. Çevredeki çocukların da canı çekiyor. Ya alacak paraları yok ya da yakınlarda dondurmacı. İşte burada bile kul hakkı söz konusu.İşte bunun için ne olur, kul hakkı dediğimizde aklımıza şu gelsin. Karşımızda olsun veya olmasın; davranışımız, tutumumuz, konuşmamız veya oturup kalkmamız her kimi rahatsız ediyorsa orada kul hakkı yeniyor demektir.Ben konuyu bu kadar hafif anlattıysam da o kadar hafif değil. Bu kul hakkı öylesine ağırdır ki, bu dünyada kazandığımız her iyi şeyi ahirette kaybetmemize sebep olur. İsterseniz dinî vazifelerinizi en iyi bir şeklide yerine getirin, dinin vaat ettiği ne kadar iyi şey varsa yapın, yine de iflas etmiş bir müflis olmaktan kurtulmak mümkün değildir.Bir kitapta okudum. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün ashabıyla, dost ve arkadaşlarıyla otururken “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye soduğun o arkadaşları: “Bizim aramızda müflis, parasını ve malını kaybeden kimsedir” dediler.Ashabın bu şekilde cevabı üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şu müthiş izahatını yapar:“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi (iflas etmiş kimsesi), kıyâmet günü namaz, oruç ve zekât sevaplarıyla gelir. Fakat ona buna sövmüş, kimilerine zinâ iftirâsı yapmıştır. Bâzı kimselerin malını yiyip bâzılarının kanını dökmüştür. Kimilerini de darbetmiştir. Böyle birinin iyiliklerinin sevapları hak sâhiplerine verilince o kişi üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biter. Bu sefer hak sâhiplerinin günahları kendisine yükletilerek cehenneme atılır. İşte müflis budur.”Aman Ya Rabbi! Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yoksa tam da aha bu günümüzü, hemen şu andaki hâlimizi nasıl da tarif ediyor!Kısacası şu: Dindar da olsan, dini vazifelerin tam tamına yerine de getirsen, Allah’ın bir kulunun hakkını yediğinde, ona zulmettiğinde, sövüp küfrettiğinde, yani bunun gibi Allah’ın razı olmayacağı davranışlarda bulunduğunda hapı yuttun, iflas ettin demektir.Bu durumda, hepimiz iflas etmişiz de haberimiz yok, değil mi?Ne mutlu iflas edebileceğini farkedenlere.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 17 Eylül 2022 - 12:37
Hepimiz İflas Etmişiz de Haberimiz Yok!
Nizamettin Okutan Gezdiğim, gittiğim ve gördüğüm yerlerde insanların bir öfke küpüne döndüklerine maalesef şahit oluyorum
Köşe Yazıları
17 Eylül 2022 - 12:37
İlginizi Çekebilir