İğneada da yaşanan sel felaketi ile ilgili resimlere bakıyorum; Hakan Dedeoğlu nun paylaştığı enteresan bir resim dikkatimi çekiyor!
Sele maruz kalarak, sürüklenmemeleri için bir sürü otomobil biri birine bağlanarak, korunmaya çalışılmış. Dahası da var; birbirine bağlanan o araçların yine de güverde olamayacaklarını düşünen araç sahipleri, hemen yan tarafta bulunan BİR ağaca da, araçlara bağladıkları halatları bağlamıyorlar. İşin bir nevi sigortası gibi olmuş durum.
Ne güzel…Ne güzel..!
Koskoca ormanlık bir belde de, araçları bile bağlayabilmek için, yani ilaç için, yani mecburiyetten de olsa TEK BİR AĞAÇ BULABİLMİŞİZ!
Yahu; madem biliyoruz ağacın ne kadar önemli ve olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu ve arabalarımızı bile ağaca bağlamayı akıl ediyoruz da, KENDİ HAYATIMIZI NİYE SAĞLAM KAZIĞA BAĞLAMAYI düşünemiyoruz?
Hakan Abi söylemişti; 30/40 cm kalınlığında ki bir ağaç, bilmem kaç kişinin ve bilmem kaç metrelik alanın oksijen ihtiyacını karşılıyormuş!
Bunları neden yazıyorum, biliyor musunuz?!
Covid döneminde, entübe ve ve yoğun bakımda ve hatta halen de, nefes almakta yaşadığım sıkıntılar nedeniyle, bacaklarımı duvarlara ve masalara vura vura parçaladığımı aklımdan çıkaramadığım için…
Bir tek nefesin bile insan için ne denli önemli ve hayati bir şey olduğunu anlatabilmek için…
Anlayabildik mi pekii ?!
Hayır…
Kendi kafamıza sıkıyoruz o ağaçları kesmekle diyeceğim ama o kafaların içinde beyin olsa, zaten o ormanları ve ağaçları kesmezdik!
Geçmiş olsun İğneada…
Geçmiş olsun İstanbul…
Her gün medyada su kaynaklarının oranı ölçerek, yapılan haberleri ibret ve üzüntü ile izlemekteyken, ani gelen bu sel baskınlarının, başka bölgelere de yansımamasını diliyorum.
Bu sene su sıkıntısı ve kuraklık yaşıyoruz. Bu yaşanan sel baskınları, su oranını yükseltmekten çok, sadece hasar veren baskınlar oluyor.
Önümüzde ki sene, öyle bir kuraklık ve kıtlık yaşanacak ki; bugünleri bile mum ışığı ile arayacağız…
Kime, ne anlatıyorsam artık ?!
Kafanızı şişiriyorum diyeceğim ama, kafamızın şişebilmesi için bile içinde BEYİN olması lazım!
Vah..! Vah..! Vah..!