MERHUM; Kırklareli eski belediye başkanlarından ve (değerli ağabeyim) Kadir Gökçe ile bir gün sohbet ederken, “Bugün internet var. Her şeyin ayak izini bulabilmek mümkün. Ancak, benim belediye başkanlığı ve siyaset yaptığım ve internet öncesi dönemlerde böyle bir şansımız yoktu!O dönemlerde nelerin yaşandığını anlayıp, öğrenebilmek için bugünkü ve sonraki nesillerin tek şansları dönemin yerel gazeteleri ve bizzat o günleri yaşamış olan tanıkları.
Yerel gazete ve gazeteciler, aynı zamanda da bir kentin hafızalarıdırlar. İnternet hayatımıza girdiğine göre de, o günleri anlatmak için sizlerin üzerinize düşeni yapmanız ve BELGE de olabilmesi için, bu anılarınızı yazmanız, kitap yapmanız gerekiyor. Bir ağabeyin olarak, sana bunu öneriyor ve rica ediyorum…” demişti.
Günlük yoğunluk ve yorgunluğumuz sebebiyle de, bu öneri ve vasiyetini unutmuşum..!
Yaşadığım covid sorunları sonrasında da, entübe de birkaç kez kalbimin durduğunu ve “en fazla 8 saat yaşar, her an her şeye hazırlıklı olmak lazım..” gibi tıbbi terimlerin yakıştırıldığını, normal sağlığıma döndükten sonra öğrendim…
“Eyvah! Ben o kitabı yazamadım ya sahi..!” dedim. Sonra da, gazetecilik mesleğine başladığım 1986 yılı ile asıl altın dönemimi yaşadığım 90 ‘ yı yıllara ışık tutabilmek üzere, anılardan oluşan bu kitabın yazımına başladım.
“Belli ki, bu kitabı en azından yazamadan gönül rahatlığı ile ölemeyeceğim..!” diyerek, ağırlıklı olarak gazetecilik anılarımı, ara ara da genel olarak yaşadığım bazı anılarımı, yine az da olsa, 2000 li yıllara ait mesleki ve hayat öyküleri ve anektodlarımı hazırlamaya başladım ve nihayet bitirdim.
İLK kitabım bu olacaktı aslında. Bir gazetecinin not defterinden anılar…Lakin, tam da o dönemlerde kızıma lösemi teşhisi konulması ve yayını daha kolay olan ve zaten hazırlığı bitmiş bulunan BİR DEMET GONCAGÜL adlı şiir kitabımın yayını yaptık. Anılar ile ilgili olarak da, 4 ayrı kitap yazdım. Her seferinde, bir şanssızlık yaşadık ve bir türlü olamadı. Kapak grafikleri bile hazırdı oysa. Bir kısmını da, gazetelerden yazı dizileri şeklinde paylaştım.
Ancak, son yaşadığım ve ölümün kıyısından birkaç kez döndüğüm sağlık sorunları bana “Şu kitabı yaz artık! Bir gün aniden göçüp gideceksin ve senin ve çevrendekilerin yaşadıkları bir çok olay sonsuzluğa ve karanlığa gömülecek…” hissiyatını vermişti. Umuyorum ki; bu kitası okurken zaman kaybı yaşamaz ve keyif alırsınız!
Kitabı yazarken; edebi kurallara uymadım. Benzetme sanatlarını kullanmadım. Yalın ve sadece “bir döneme ışık tutabilecek şekilde yani yakın tarihimize tercüman olabilecek şekilde kaleme almaya dikkat ettim” Sonuçta, edebiyat eseri değil de, olaylara dikkat çekmek niyetindeydim.
Yine aynı zamanda yazdığım bazı YENİ şiirlerime de yer vermek istedim. (Kitap yazarken yorulduğumda, dinlenmek için şiir yazarak, rahatlayan) tuhaf bir adamım ben..!
Musluktan akıp, giden suyu bir daha geri döndürebilmenin mümkün olamayacağı gibi, geçip giden zamanı geriye döndürebilmenin de mümkün olamayacağını bilen bir adamım. Boşa akıp giden zamanımızdan da dinen ve vicdanen sorumluyuz. Vebal altındayız. Para ile satın alamayacağımız şeyleri heba ediyoruz her salise…
(Rabbim ömür ve sağlık verir ise ki, benim öyle bir inancım da YOK!) bu kitaba yenilerini eklemeyi arzu ediyorum. En azından, 2000 li yıllarda, internetin hayatımıza çok da fazla girmediği dönemlerde yaşanan anıların ve anektodların su yüzüne çıkarılması için buna mecbur hissediyorum.
(Arzu edip de, yazamadığım) o kadar çok ve ibretlik anektodlarım da var ki, dediğim gibi, belki kitabın devam edecek serileri ile bunu yapabilirim…
(Kitap yayınlansa da, yayınlanamasa da) ben üzerime düşeni ve elimden geleni yaptım. Bundan sonra ömrüm veya sağlığım izin vermese bile çocuklarıma ve geride kalan meslektaşlarıma, bir şekilde bu kitabın okuru ile buluşması için VEFA göstermelerini diliyorum.
Bu satırları yazdığımda, 37 yıllık gazetecilik hayatım sona ermiş ve 38. (profesyonel) gazetecilik yılıma başlamış olacağım. Yerel den tutun da, ulusal ve uluslararası gazetecilik alanında bir çok yerlerde görev yaptım. Bir çok İLK lere imzamı attım. Yeni nesil gazeteci meslektaşlarıma da tavsiyem; “bilgi ve belgeniz olmadan, hiçbir şeyi yayınlamayın! Vicdanınızın sesine kulak verin. Hırslarınızı, ego larınızı ve çabuk yoldan STAR olabilmek hedeflerinizi bir kenara bırakın. Eğer, sizde o ışık varsa, hayat zaten sizi bir yerlere getirecektir…
Gözünüzde büyüttüğünüz koca koca adamların, bir süre sonra kum tanesi kadar bile etmediğini görerek, yaşama şansınız olacak!
Sağlık ve mutluluklar dileklerimle…
Şenol Goncagül
Gazeteci / Yazar